Gözyaşının yetersizliği veya kalitesinin düşmesiyle oluşan göz kuruluğu, ülkemizde en sık görülen göz hastalıkları arasında geliyor. Gözde batma hissi ve yanmayla başlayan belirtilerle kendini gösteren göz kuruluğu, tedavi edilmediğinde kornea tutulumu ile körlüğe kadar giden bir seyir izliyor. Gözkapağı cerrahisi en sık yapılan yüz gençleştirme işlemidir. Yüzde yaşlılık belirtileri ve bozulmalarının en erken görüldüğü bölge göz çevresidir. Orta yaş ve üzerinde, bazen de genç yaşlarda ortaya çıkan alt ve üst göz kapağı estetiği sorunları, kişiyi olduğundan daha yaşlı, yorgun göstermekte Zona(Gece Yanığı) Belirtileri. Zona hastalığında cilt üzerinde kızarıklık ve ağrılı kabarcıklar görülür. Bazı hastalarda kabarcıklar çıkmadan 1-2 hafta kadar öncesinde kabarcıkların çıkacağı cilt bölgesinde ağrı, yanma, batma, elektriklenme gibi bir takım şikayetler olabilir. Çoğunlukla vücudun bir Hiçbir şey yokken başlayan veya çiğneme, konuşma, dişleri fırçalama, yüze dokunma gibi nedenlerle başlayan ağrılar. Bir iki saniye veya daha uzun süren ağrı nöbetleri. Çene, yanak, diş, diş etleri, dudaklar veya daha nadir olmak üzere göz ve alın gibi yüz sinir ağlarının desteklediği alanlarda ağrılar. Parkinsonolan hastanın dopamin salgıları durma noktasına gelir. Bu sebeple ortaya çıkan ilk belirtiler el ve ayaklarda yaşanan titremelerdir. Ayrıca istemsiz kas kasılmaları, göz kapaklarındaki hareketlenmeler de belirtiler arasında yer almaktadır. Hastalık ilk başlarda hafif seyrettiğinden tek bir elde ufak titremelerle başlar. Gözsağlığımız için nelere dikkat ediyoruz? Geleceğimizi etkileyebilen göz hastalıklarına karşı nasıl önlemler alabiliriz gibi soruların cevabını veren Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tuğrul Altan göz sağlığı için 10 öneride bulundu. Yaz aylarında göz sağlığı ile ilgili nelere dikkat edilmelidir? WwHBp6. Göz Hastalıkları Belirtileri ve Nedenleri. Göz Hastalıkları Nelerdir? Katarakt Katarakt göz merceğinin değişik nedenlerle saydamlığını yitirerek ışık geçirmez bir duruma gelmesidir. En çok rastlanan sebebi yaşlılıktır. Saçların beyazlaşması gibi göz merceği de yaşla beraber saydamlığını yitirir ve görmede bozulmaya yol damla, gözlük veya ameliyatsız diğer uygulamalarla tedavi edilemez. Cerrahi müdahele gerekir. Lazerle dikişsiz katarakt cerrahisi Fakoemülsifikasyon ile saydamlığı kaybolmuş olan göz merceği alınarak yerine suni bir mercek göz çevresine yapılan bir enjeksiyonla veya iğne yapmadan yalnızca damlalarla sağlanır. Çoğunlukla genel anesteziye ihtiyaç duyulmaz. Ameliyat ortalama 15 dakika ameliyatından sonra ağrı, görme bulanıklığı, yanma, batma gibi yakınmalar görülebiliyor. Özellikle 50 yaşın üzerindeki hastaların gözyaşı kaliteleri yetersiz olmakta ve ameliyat sonrası kullanılan ilaçlardan sonra gözyaşının ph denilen dengesi farklılaşabiliyor. İlaçlara bağlı veya ilaçları bıraktıktan sonra da hastalarda bir müddet yanma, batma gibi yakınmalar Göz Tansiyonu Glokom göz tansiyonundan kaynaklanan, görme sinirinin hasarı ve görme hücrelerinin kaybıyla sonuçlanan bir hastalıktır. Glokomda göz içindeki sıvı basıncı görme yeteneği için gerekli olan göz sinirini zedeleyecek kadar yüksektir. Göz sinirinde tahribat meydana gelmişse bunun düzeltilmesi mümkün çoğu hastada herhangi bir belirti vermez. Ancak nadir de olsa bazen ani göz tansiyonu yükselmesine bağlı olarak gözde ve göz çevresinde ağrı, bulanık görme, bulantı, kusma ve eşyaların etrafında renkli haleler görme gibi belirtilere yol yaş üzerindekiler, ailesinde glokom hastalığı olanlar, göz yaralanması, şeker hastalığı olanlar, uzun süreli kortizon ilaçları kullanlar glokom riskiyle karşı basıncı düzeyleri ilaçlarla düşürülebiliyor. Ancak ilaçların ömür boyu kullanımı gerekir. İlaç dışında ameliyat da sözkonusu Körlüğü Tıptaki adı Daltonizm olan renk körlüğü genellikle doğuştan gelen bir hastalıktır. Renk körlüğünün nedeni gözdeki bazı maddelerin eksikliğidir. Kalıtsal sebeplerden kaynaklanabildiği gibi görme siniri, görme noktası ve göz tansiyonu gibi bazı göz hastalıkları sonucunda da meydana doğuştan olan renk körlüklerinin tedavisi yapılamıyor yalnızca sonradan olan renk körlüklerinin tedavisi yapılabiliyordu. Artık ülkemizde de uygulanan bir yöntemle doğuştan gelen renk körlükleri de tedavi edilebiliyor. Tedavide hastanın renk körlüğü saptanıyor ve renk körlüğü cinsine göre gözünün önüne lens Tembelliği Erken çocukluk çağında meydana gelen ve bir gözün yeterince görememesi durumudur. Göz tembelliği küçük yaşlarda tespit edildiğinde tedavi edilebildiği için anne ve babaların bu konuda çok dikkat olmaları ve çocuklarına göz muayenesi yaptırmaları gerekir. 7 yaşından sonra bu sorunu yenmek tembelliğine kalıtsal nedenler yol açabilir. Kapama tedavisiyle göz tembelliği giderilmeye çalışılır. Bu yöntem çocuğun iyi gören gözünün belli sürelerde kapatılıp kullanmadığı tembel gözünü kullanmaya Genellikle doğuştan gelmekle birlikte kazalar veya yüksek ateşli hastalıklar sonucunda da meydana esnasında eğer bebeği çıkarmak için zorlanılmışsa bebeğin başında bir ezilme, şişlik varsa, gözü hareket ettiren kasların sinirleri bundan etkilenebilir ve böylece şaşılık ilk iki üç ayı içerisinde annenin geçirdiği enfeksiyonlar da şaşılıkta rol Göz kapağının iç kısmını ve gözün ön yüzeyini kaplayan şeffaf bir zar olan konjonktivanın iltihaplanması durumu konjonktivit olarak durum virüs ya da bakteri nedeniyle olabileceği gibi allerjik bir reaksiyon ya da yeni doğanlarda gözyaşı kanalının tam olarak açılmamış olmasından dolayı da meydana gelebilir. Gözlerde kızarıklık, kaşıntı, gece kabuk halini alan göz akıntısı gibi belirtilerle kendini Gözdeki iris ve siliyer olarak bilinen bitişik dokuları içeren orta tabakanın iltihaplanmasıdır. Işığa duyarlılık, gözde kızarıklık, ağrı ve görmenin azalması gibi belirtilerle kendini Kornea tabakası normalde belli bir bombeliğe sahiptir. Keratokonus hastalığında doğuştan kaynaklanan bir hastalık olarak kornea giderek öne doğru sarkar. Bunun neticesinde de astigmat oluşur. Oluşan astigmat, göz yüzeyinin alt ve üst kadranında simetrik olmadığı, gözlük ve kontakt lensle tam olarak düzeltilemediği için hastanın görme kalitesini olumsuz olarak yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır. Gözler, vücudumuzun en güzel ve anlamlı organlarındandır. Tıpkı arabalarda arızayı belirten farklı renkteki uyarı ışıkları misali gözlerimizde birçok önemli hastalığın habercisi olarak karşımıza çıkıyor. Avrupagöz Grup Küçükçekmece Göz Merkezi doktorlarından Op. Dr. Nuri Ceyhan, “Önemli hastalıkların teşhisi için gözlerdeki belirtileri önce görmek lazım” hastalığından hipertansiyona tiroid hastalığından sinüzite beyin tümörlerinden sinirler üzerinde oluşan hastalıklara kadar birçok hastalık gözlerdeki belirtileri ile teşhis edilebilirler. Bu hastalıkların teşhisinde geç kalınması hastalığın ilerlemesine ve gözlerde çeşitli harabiyetlere yol açarak deformasyona, görmede azalmaya hatta kalıcı görme kaybına neden Grup Küçükçekmece Göz Merkezi doktorlarından Nuri Ceyhan, gözlerde çeşitli bulgular ile ortaya çıkan ve görmede azalmaya yol açan hastalıkları şu şekilde sıraladı Sinüzit, diş apsesi, orta kulak iltihabı gibi göz bölgesine yakın enfeksiyonlar önem arz etmektedir. Bu tip enfeksiyonlar görme sinirinde ve göz çukurunda iltihaplanmaya neden olarak ağır ve ağrılı görme kaybına neden olabilirler. Diyabet ve hipertansiyon gibi önemli damarsal hastalıklara bağlı meydana gelen küçük damar tıkanmaları çift görmeye neden olabilir. Bu sebeple çift görmenin tek gözde mi yoksa çift gözde mi meydana geldiği çok önemlidir. Çünkü, kişi iki gözü de açıkken çift görüyor, tek göz kapanınca görüntü tek oluyorsa bu hipertansiyon ve diyabetin belirtisi olabilir. Bunlara ek olarak tiroid hastalıkları da çift görmeye ve gözün ileri doğru itilmesine neden olan önemli hastalıklardan biridir. Auralı migren, geçici görme bozuklukları, cisimlerin etrafında kırılmalar gibi göz bulgularıyla birlikte kendini gösterir. Bunun dışında göz migreni adı verilen hastalık; gözde ışık saçılmaları, yansımalar, kırık ve dalgalı görmeler, görme alanında kayıplar, görme alanındaki kör noktanın büyümesi ve hareketlenmesi gibi belirtilerle kendini gösterir. Geçici görme kaybına neden olan bu hastalık ataklarla seyreder. Ender durumlarda retina tabakasında hasara neden olarak kalıcı görme kaybına neden olabilir. Bu sebeple belirtiler ortaya çıktığında mutlaka bir göz doktoruna başvurulması gerekmektedir. Beyin ve göz tümörleri, göz bebeğinde şekil bozukluklarınaani büyüme ve küçülmelere, göz kapağında düşmelere, aniden oluşan ağrılı görme kaybına, göz ve çevresinde ağrıya neden olabilir. Belirtiler gözlemlendiği anda hemen bir doktora başvurulmalıdır. Hastalığın ilerlemesi bulguların da ağırlaşmasına yol açabilir. Myastenia Gravis adı verilen ağır kas zaafı da ilk belirtilerini göz ve göz kapakları üzerinde göstermektedir. Kasların tutulumuyla birlikte göz kapaklarında oluşan düşüklük sonrasında çift görmeye neden olabilir. Özellikle akşam saatlerine doğru kas zafiyetinin artış göstermesiyle birlikte göz kapaklarındaki düşüklük giderek artar. Yüz kasları da zayıf olduğundan uykuda göz kapakları Grup Küçükçekmece Göz Merkezi doktorlarından Nuri Ceyhan, vücudumuzda birçok hastalığın gözlerde belirti verebileceğini ve çeşitli rahatsızlıklara neden olacağını, gözle ilgili herhangi bir rahatsızlık hissedilmesi durumunda hastaların, teşhis ve tedavi sürecini en kısa sürede başlatması gerektiğini de sözlerine ekliyor. - 1218 Güncelleme - 1228 Böbrek yetmezliğinin en doğru tedavisinin böbrek nakli olduğunu ifade eden Doç. Dr. Koçak, ülkemizde yılda ortalama 3 bin civarında böbrek nakli yapılarak hastaların sağlığına kavuşabildiğini söyledi Özel bir hastanede Böbrek Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Burak Koçak, kronik böbrek yetmezliğinin sinsi bir hastalık olduğunu belirterek, "Sabah kalktığınızda el ve ayaklardaki şişme, göz kapaklarındaki ödem gibi belirtiler kişide kronik böbrek hastalığın ortaya çıktığını gösterir. Çocuklarda yetişkinlere göre daha az görülen böbrek yetmezlikleri daha çok doğumsal nedenlerden kaynaklanmaktadır" dedi. Kronik böbrek yetmezliğinde erken tanının önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Koçak, diyabet, yüksek tansiyon ve aşırı kilonun, böbrek yetmezliğinin önemli nedenleri arasında yer aldığını belirtti. Böbrek yetmezliğinin en doğru tedavisinin böbrek nakli olduğunu ifade eden Doç. Dr. Koçak, ülkemizde yılda ortalama 3 bin civarında böbrek nakli yapılarak hastaların sağlığına kavuşabildiğini söyledi. "KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HİÇBİR BELİRTİ VERMEDEN GELİŞEBİLİR" Doç. Dr. Burak Koçak, kronik böbrek hastalığı hakkında şu bilgileri verdi ''Böbreklerin vücut için hayati olan süzme fonksiyonunu tam olarak veya hiç yerine getirememesi böbrek yetmezliği olarak tanımlanabilir. Vücudumuz çalışırken sürekli zehirli atıklar ortaya çıkmaktadır. Böbreklerimiz de bu atıkların vücuttan atılmasını sağlamaktadır. Kronik böbrek rahatsızlığı ortaya çıktığında vücut bu atıkları dışarı atamayıp biriktirmektedir. Bir erişkinde böbreklerin süzme fonksiyonu 80 ile 125 arasındadır. Hastalık başladığında bir belirti vermez. Vücuttaki süzme oranı 30'lara kadar düştüğü zaman sabah kalktığımızda el ve ayaklarda şişme, göz kapaklarında ödem gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bu belirtilerle birlikte kronik hastalık ortaya çıkmıştır ve böbrekler işlevini yüzde 80 yitirmiş demektir. Kronik böbrek rahatsızlığı ilerlediğinde kansızlığa bağlı olarak halsizlik, vücuttaki ödemler de artmaktadır. Süzme fonksiyon değeri yüzde 10'un altına düştüğü zaman hastanın yaşamını sürdürmesinin iki yolu vardır. Bunlardan birisi geçici bir tedavi olan diyaliz diğeri ise kalıcı bir tedavi olan böbrek naklidir." ŞEKER, BÖBREK HASTALIĞININ EN ÖNEMLİ SEBEPLERİNDEN BİRİ Kronik böbrek yetmezliğinde erken tanının önemine de vurgu yapan Doç. Dr. Koçak, ''Bu durum basit testlerle anlaşılabilir. Herkesin çok kolay şekilde yaptırabileceği idrar testi ile bu mümkündür. İdrarda kan hücrelerinin olması ya da protein atılımının görülmesi böbrek yetmezliğinin erken habercisi olabilir. Aynı zamanda kan testindeki serum kreatinin değerleriyle de anlaşılabilir. Kronik böbrek yetmezliğinin en önemli nedenleri arasında şeker hastalığı diyabet, yüksek tansiyon, böbrek iltihapları ve aşırı kilodur. Böbrek yetmezliği hastalarının yüzde 30'u şeker hastasıdır. İkinci sırada tansiyon üçüncü sırada da böbrek iltihapları yer almaktadır. Bundan dolayı özellikle kişilerde şeker hastalığı ve tansiyon varsa, 65 yaşın üzerindeyse bu hastaların mutlaka böbrek fonksiyonlarını kontrol ettirmeleri gerekmektedir'' ifadelerini kullandı. BÖBREK YETERSİZLİĞİNİN EN ETKİLİ TEDAVİSİ BÖBREK NAKLİ Kronik böbrek yetmezliği dışında akut böbrek yetmezliğinin de bulunduğunu belirten Doç. Dr. Koçak, ''Akut böbrek yetmezliği çeken hastalar doğru tedaviyle böbreklerini eski fonksiyonlarına kazanabilir. Geri dönüşümsüz kronik böbrek rahatsızlığı çeken hastaların ise hayatlarını devam ettirebilmeleri için önlerinde iki seçenek vardır. Birinci diyaliz tedavisi diğeri ise böbrek naklidir. Biz hiçbir zaman diyalizi öncelikli tedavi olarak düşünülmemeli, tıbbi durumu uygun olan hastalar böbrek nakli olmalıdır. Böbrek nakli olan hastalar sağlıklı bireyler gibi konforlu bir şekilde yaşamını sürdürebilir. Dünya çapında da böbrek yetmezliğinin birincil tedavisi olarak böbrek nakli tercih edilmektedir. Hastalara hiç diyalize girmeden böbrek nakli olmalarını öneriyoruz. Hasta diyalizde ne kadar fazla vakit geçirirse böbrek nakli tedavisinin etkisi de o kadar azalır'' şeklinde konuştu. "YILDA 3 BİN KİŞİ BÖBREK NAKLİ İLE SAĞLIĞINA KAVUŞUYOR" Ülkemizde ortalama yılda üç bin civarında böbrek nakli yapıldığı bilgisini veren Doç Dr. Koçak, ''Nakillerin yüzde 75'i canlı vericilerden yapılmaktadır. Geçmişe göre böbrek ameliyatlarında özellikle verici ameliyatlarında kapalı laparoskopik cerrahiler tercih edilmektedir. Hastalar bu yöntemler sayesinde ameliyattan bir gün sonra taburcu olmaktadır. 10 gün içerisinde araba kullanmaya başlayıp 3 haftada da işlerine geri dönebilmektedir. Böbrek nakli yapılan kişinin vücudu dışarıdan gelen yabancı böbreği kabul etmemek için direniyor. Fakat bu noktada da ilaçlarla, gelişen teknoloji ve tecrübelerimizle vücudun böbreği kabullenmesini sağlıyoruz'' dedi. "ÇOĞU DOĞUMSAL SEBEPLERDEN KAYNAKLANIYOR" Çocuk dönemindeki böbrek yetmezliğinin genellikle doğumsal nedenlerden kaynaklandığını vurgulayan Doç. Dr. Koçak, ''Çocuklarda da böbrek yetmezliği neredeyse milyon nüfusta 10-15 oranında görmektedir. Bu hastalığın çocuklar ile erişkinleri için farkı, çocuklarda daha çok doğumsal sebeplerle ortaya çıkmasıdır. Bu nedenle doğum sonrasında diyalize ve nakle ihtiyaç duyan ciddi bir hasta grubu olabilir. Böbrek yetersizliği hastası olan çocuklarda gelişme gerilikleri görülmekte, yaşıtlarına göre düşük kilo ve kısa boy sorunları oluşmaktadır. Beden gelişimi tam olarak tamamlanamayan çocukların okul başarıları da olumsuz etkilenmektedir. Bütün bu nedenlere bağlı olarak çocuk hastalarda böbrek naklinin önemi daha da artmaktadır. 5 yaşının altındaki çocuklarda böbrek yetmezliğinin sonuçları ise daha büyük çocuklara göre daha da ağır olabilir. Özellikle 5 yaşın altındaki çocukların mümkünse hemen böbrek nakli olmaları çok önemlidir. Geçmişte düşük kilo çocuklarda böbrek nakline engel teşkil ederken, gelişen teknoloji, alternatif ilaçların üretimi ve cerrahi tecrübeler sayesinde 6-7 kilo olan çocuklara da böbrek nakli yapılabilmektedir. Nakilden sonra da bu çocukların boyu ve kilosu hızla artmaktadır'' dedi. ''ÇOCUKLARDA CANLIDAN BÖBREK NAKLİ DAHA SAĞLIKLI" Çocuklarda genelde canlı vericilerden nakil yapıldığını söyleyen Doç. Dr. Koçak, ''1 yaşın altındaki çocuklarda kadavradan yapılan nakillerin başarı oranları düşük oluyor. En iyi sonuçları canlı verilerden yaptığımız nakillerde görüyoruz. Nakil yapıldıktan sonra ilk yıl çocuklar için çok önemli. Nakil sonrası bir yılını sağlıklı geçiren çocuklar uzun yıllar bir problem olmadan sağlıklı şekilde yaşıyorlar'' ifadelerini kullandı. Doç. Dr. M. Muzaffer İlhan, zehirli guatr hastalığına bağlı oluşabilecek Graves hastalığına ilişkin uyardı. Doç. Dr. İlhan, Graves oftalmopatisi denen ve en çok gözleri etkileyen hastalığa dikkati çekerek "Bu hastalıkta gözlerde ileri doğru fırlama, göz kapağında kapanmama, göz kapaklarında şişlik, kızarıklık ve ödemle karakterli gözün iltihabi tutulumu görülebilir" ifadelerini kullandı. "GÖZ TUTULUMU İLTİHABA BAĞLI OLUŞUR"Göz tutulumunun zehirli guatr olan hastaların korktuğu konulardan biri olduğuna değinen Doç. Dr. İlhan, şöyle devam etti "Göz tutulumu çok şükür ki zehirli guatrlı hastaların sadece yüzde 20 ila 25'inde görülür. Göz bozukluğu gelişen hastaların da yüzde 5'inde ciddi derecede tutulum vardır. Gözlerde dışarı doğru çıkmanın sebebi çoğu zaman gözdeki iltihaba bağlı ödemdir. Tutulum derecesini belirlemek için göz doktorlarının kullandığı özel ölçüm yöntemleri vardır. Bazı vakalarda görüntüleme yöntemleri ile tutulum derecesi ve tutulan dokular daha iyi belirlenebilir." "EN BÜYÜK RİSK SİGARADAN KAYNAKLANIYOR" Doç. Dr. İlhan, zehirli guatrda gözlerde ileri fırlamayı etkileyen faktörleri ise şu şekilde değerlendirdi "Genetik olarak ailesinde Hashimato, Graves hastalığı gibi tiroit bozuklukları olan bireylerde tiroit hastalıklarına yakalanma oranlarının daha yüksek olduğu bilinen bir gerçek. Bunun yanında kadınlarda hem Graves hastalığı hem buna bağlı göz bozukluğu daha sık görülür. Ancak sebebi bilinmeyen bir şekilde erkeklerde göz tutulumu olduğu zaman kadınlara göre daha şiddetli seyredebilir. Göz tutulumunda en net tanımlanmış risk faktörlerinden biri sigara içimidir. Sigara içenlerde göz tutulum riski içmeyenlere göre kat artmış bulundu. Ek olarak atom tedavisi radyoaktif iyot uygulaması sonrası göz tutulum riski arttığı için, göz tutulumu olan zehirli guatrlı hastalara atom tedavisi önerilmemektedir. Diğer etkisi kanıtlanmış risk faktörleri olarak ileri yaş ve stres sayılabilir." "STRESTEN KAÇININ" Zehirli guatr hastalarının nelere dikkat etmesi gerektiğine ilişkin Doç. Dr. İlhan, şu tavsiyelerde bulunarak sözlerini noktaladı "Hastaların tedavi ve takiplerini aksatmamasının yanında hormon düzeylerinin normal sınırlarda tutulması önemlidir. Özellikle hastalığın aktif dönemlerinde iyotsuz beslenmeye dikkat edilmelidir. Sigara ve stresin hem zehirli guatr hem de tiroit kanserini arttırdığı bilinmeli, bu durumlardan kaçınılmalıdır. Tiroit bezi belirli aralıklarla muayene edilmeli, tiroit nodüllerinin yaklaşık 3'te 1'inin muayenede elle tespit edilemeyeceği bilinmeli. Gerekli durumlarda tiroit ultrasonografisi yapılmalıdır. Hasta tiroit bezi bölgesinde kendisi kitle tespit etmesi durumunda vakit kaybetmeden hekime başvurmalıdır." En basit göz rahatsızlıklarından birisi olan göz kapağının şişmesi ciddi hastalıklar için sinyal niteliği taşıyor olabilir. Önemseyerek muayene olmak erken teşhis için önerilmektedir. Göz kapağı şişliği basit bir alerji ya da iltihaplanma gibi algılanabilir. Ancak bunun daha derin bir sistemik hastalığın göstergesi olabileceği kanıtlanmıştır. Önemsiz gibi görünmemesine rağmen oldukça ciddi bir hastalığın sinyali olabilir. Göz Kapağı Şişmesi Hangi Hastalıklara İşarettir? Göz kapağı şişmesi sebepleri açısından birçok farklı noktaya değinebilir. Genellikle gözün iç kısmında oluşan ve kapağına yansıyan bir takım alerjik durumlara sık rastlanır. Aynı zamanda iltihaplanmalar ve enfeksiyon riski burada başrol oynar. Yinede sistemik rahatsızlıklar öğrenildikten sonra bu durumun ciddiyetinin farkına varılabilir. Alt veya üst gözün kapağında oluşan şişmeler herhangi bir şekilde özel anlam ifade etmezler. İlk fark edildiği an itibariyle doktora giderek bunun kaynağında yatan sebebin teşhisini sağlamak ise fazlasıyla önemlidir. Erken tanı ve tedavi ile beraber iyileşme sürecinin azalacağını ve bu belirtilerin minimum seviyeye düşeceğini söyleyebiliriz. Göz Hastalıkları Göz kanseri dahil olmak üzere birçok farklı iltihap kaynaklı hastalıktan söz edilebilir. Bunlar arasında en sık gözlemlenenler ise konjonktivit benzeri enfeksiyonlardır. Blefarit ve Diğer Göz Kapağı Hastalıkları Göz kapaklarının hassas yapısı düşünüldüğünde oluşabilen hasarlar darbe ve travma sonucu nüksedebilir. Yine iltihabın yayılması, burada yer etmesi ya da konjonktivit sonrası kirpik diplerinde oluşan şişlikler gözlemlenebilir. Böbrek Yetmezliği Böbrek hastalıklarında görülen son derece yoğun bir reaksiyondur. Haliyle böbrek yetmezliği teşhis edilirken bunun ön plana çıktığından söz etmek gerekir. Tiroid Bezinin Düzensiz Çalışması Tiroid bezlerinde oluşan dengesiz çalışma ve salgılanan hormonun belirli seviyeye ulaşmaması göz kapağında şişme yaratabilir. Aynı durum fazla çalıştığı dönemlerde de yüzün farklı noktalarında ödem oluşturarak gözlemlenebilir. Kalp Hastalıkları Genelde kalp yetmezliği teşhisi konulan hastalarda göz çevresinde ödem oluştuğu tespit edilmiştir. Farklı kalp rahatsızlıkları ile ortaya çıkabilecek bir etkidir. Karaciğer Rahatsızlıkları Karaciğer kaynaklı hastalıklarda veya diyabete sebep olan pankreas hastalıklarında yan etki olarak görülmektedir. İnsülin direnciyle eş olarak bu reaksiyonlar normal karşılanır. Tabi ki basit bir alerjen kaynaklı göz kapağı şişmesi olabilir. Belirtisi her ne olursa olsun öncelikle doktora muayene olarak kesin ve net bir tanı konulması gerekmektedir. Buna uygun tedavi metodu geliştirilerek uygulamaya konulması iyileşme süreci için en önemli faktördür. Göz Kapağı Şişmesine Müdahale Edilmezse Ne Olur? Burada göz kapağı şişmesine sebep olan rahatsızlığın bilinmesi çok önemli bir rol oynuyor. Tedavisi için gereken şartlar sağlanmadığı takdirde göz kapağında şişme bir hastalığın belirtisidir demek oldukça yanlış bir ifade olacaktır. Bu tip sistemik hastalıkların bir belirtisi ise vakit kaybetmeden doğrudan müdahale edilmesi gerekir. Aksi halde daha ciddi sağlık sorunları ve hastalıkların önü açılabilir. Göz doktoruna giderek oluşan şişme reaksiyonunun sebebini öğrenmeniz gerekir. Gerek görüldüğü takdirde dahiliye ve diğer polikliniklere yönlendirme sağlanacaktır. Haliyle tüm testlerin ardından net olarak kaynağına inilmiş olacak. Sebebi Göz İltihabı, Enfeksiyonu ve Hastalıkları %85 Sistemik Rahatsızlıklar %15 Sistemik rahatsızlıklardan kaynaklanan göz kapağının şişmesi çok yoğun görülen bir teşhis değildir. Yinede bu tip durumlarda belirtiler gözlemlendiği an itibariyle doktora başvurmak önemlidir. Çünkü her ihtimali göz önüne alarak gereken müdahalenin yapılması gerektiğini unutmamak gerek. Dolayısıyla göz sağlığınız başta olmak üzere estetik görünüm, sistemik rahatsızlıkların vereceği zararlar gibi durumları düşünerek hastaneye gitmekte

göz kapaklarındaki belirtilerle başlayan hastalık