Budayıcıoğlu’nun Camdaki Kız romanı, “Doğduğun Ev Kaderindir” ve “Camdaki Kız” isimli televizyon dizilerine kaynak olmuş, diziler en çok izlenen ve en sevilen diziler arasına girmiştir. Sesli kitap ve e-kitaplardan oluşan devasa kütüphanesiyle Storytel, sana sadece mobil cihazın mesafesinde binlerce seçenek sunuyor. YükselimNedir? - Yükselim Nedir? - Sözlük / Sözlük Nedir / Carnavalet Müzesi; Kei otomobil; Tunisair; Kırım Tatar Sürgünü; Tartışma:Sarah Wynter CamdakiKız kitabının aslında Doğduğun Ev Kaderindir adlı dizinin de esin kaynağı olduğu belirlendi. Camdaki Kız roman kitap özeti Gülseren Budayıcıoğlu tarafından kaleme alınan romandan günümüze televizyon dizisi olarak uyarlanan Camdaki Kız dizisi gerçek hikayesi merak konusu oldu. Masal Değil Gerçek (Doğduğun Ev Kaderindir,14.bölüm) Masal kahramanları herşeye rağmen eninde sonunda kavuşurlar ve biz mutlu sonla bırakırız onları. Ne arkalarındaki sorunlar peşlerinden gider ne de konuşmadıkları ayaklarına dolanır çünkü gerçek değildirler. Mehdi’yle Zeynep’se, Zeynep öyle tanımlamayı seçse. Doğduğun Ev Kaderindir oyuncuları kimler? En çok izlenen dizilerden biri olan Doğduğun Ev Kaderindir TV8’de Çarşamba akşamları ekrana geliyor. Gerçek bir yaşam hikayesini anlatan Doğduğun Ev Kaderindir 41.Bölüm Fragmanı. 20 gösterim. 27 Nis 2021. Doğduğun Ev Kaderindir - Sezon 2. Vizyon tarihi 25 Aralık 2019. Diziler : Doğduğun Ev Kaderindir. beraberinde Demet Özdemir , İbrahim Çelikkol , Engin Hepileri , Zuhal Gencer Erkaya , Senan Kara. Üyeler. 9aMv. Yönetmen - Senaryo - Oyuncular - Türü Drama, Drama Yayın Tarihi Gerçek hayat hikayesinden uyarlanan“Doğduğun Ev Kaderindir",insanlığın en derin sorgulamalarından biri olan “İnsan kaderini değiştirebilir mi?” sorusunun cevabını arıyor. 1221 Son Güncelleme 1221 TAKİP ET Her Çarşamba izleyici ile buluşan Doğduğun Ev Kaderindir dizisi hakkında reytinglerin düşük gitmesi ile daha önce final yapacak iddiaları ortaya atılmıştı. Bunun üzerine 24 Mart Çarşamba günü yayın akışında yer almayan Doğduğun Ev Kaderindir dizisi için ise izleyicilerin kafası karıştı. Başrollerinde Demet Özdemir ve İbrahim Çelikkol’un yer aldığı Doğduğun Ev Kaderindir dizisinin yeni bölümü ise merak konusu oldu. DOĞDUĞUN EV KADERİNDİR NEDEN YOK? Doğduğun Ev Kaderindir dizisinin 37. Yeni bölümü yayın akışında yer almadı. Yeni bölüm yerine kolaj yayınlanacağı belirtilirken yeni bölümün neden yayınlanmadığı hakkında henüz bilgi verilmedi. Öte yandan 'Mehdi' karakterine hayat veren İbrahim Çelikol'un ise diziye veda ettiği iddia ediliyor. DOĞDUĞUN EV KADERİNDİR SON BÖLÜMDE NE OLMUŞTU? Zeynep ve Barış ilişkisi çok güzel bir şekilde devam ederken, karanlık peşlerini bırakmıyor. Mehdi’nin düşmanları Mehdi’ye zarar vermek için Zeynep’in peşine düşüyor. Silahların patladığı bölümde Zeynep, Barış ve Savaş için işler hiç iyi gitmiyor. Ali Rıza Hakan Salınmış ve Sultan Hülya Duyar arasında ise beklenmedik bir evlilik kararı ortaya çıkıyor. YAZAR Ayça AKMAN Yapımcılığını OGM Pictures’ın üstlendiği Doğduğun Ev Kaderindir “İlk Durak” yazısını yazacak olmasam bile seyredilecekler listemdeydi zira içinde oyunculuğunu çok sevdiğim İbrahim Çelikkol’un isminin geçmesi yeni başlayan bir projeye şans vermem için yeterli sebeptir benim için. Gülseren Budayıcıoğlu’nun Camdaki Kız romanından uyarlanmış olan dizi, bize Zeynep’in hikâyesini sunuyor. İki anne arasında kalmış,hayatının seçimleri ellerinden alınmış bir karakter o. Kumar, içki, şiddet üçgeninde ailesine zulmeden, çocuklarının okumasını istemeyen babası Bayram, 15 yaşında ailesine karşı durup evden kaçan, sevdiğiyle evlenen annesi Sakine onun çocukluğunun, hayatının ilk evresinin parçaları. Evden kaçan bir abla, bakımsızlıktan ölen abi ve elbette hem kızından kurtulacağı hem de para kapısı bulduğu için alenen zil takıp oynayan baba; anneyi elinde kalan tek çocuğu Zeynep’i okuması, daha da mühimi hayatta kalması için yanlarında gündelikçi olarak çalıştığı zengin aileye vermeye mecbur bırakıyor. Kahramanın o küçük yaşında pembe dünyaya açılan mucize bir kapı olarak gördüğü yaşamının ikinci evresi de böylece başlamış oluyor. Evet hayatta kalıyor ve hukuk okuyor ancak ömrünün geri kalanını etkileyecek evlilik olgusu hiç olmadık bir şekilde ortaya çıkıverince ruhu kelimenin tam manasıyla iki ayrı parçaya bölünüveriyor, asıl hikâye de burada başlıyor. Kader kavramıyla başım hoş değil benim. Ne tartışmayı severim ne akıl yürütmeyi. Gelişine yaşamaktır felsefem. Biz seçimlerimizi yaparız, yaşam sonucunu önümüze koyar; yapacağımız seçimler önceden zaten belliymiş, bu bizim değil teolojinin konusu benim için. Peki ya, başkasının kararları belirlerse yol ayrımlarını, köşe taşlarını… İşte burası, aynanın parça parça kırılıp hayatın başka başka yüzlerini gösterdiği tam bir kaos! Zeynep on iki yıl sonra baba evine giderken aklından geçirdiği “Her tercih bir vazgeçiştir.” kabullenişiyle aslında kafasının ne kadar karışık olduğunu da gösterdi bize. Çünkü taa en başında sebebi ne olursa olsun onu başka bir aileye vermeyi tercih eden, kendi öz ailesiydi. Hiç kimse fikrini sormadı, gözyaşlarını önemsemedi; ondan vazgeçtiler. Zeynep sadece kabullendi, ikinci bir şans olarak gördüğü hayatında mutlu olmaya çalıştı belli ki. Bunun tüm günahını mahallede onun sırtına yüklemeye çalışmak, neresinden bakarsam bakayım sinir bozucu ve zalimceydi. Her evlat ailesine yaşam çizgisinin bir noktasında borcunu ödemek ister, hele ki böyle bir mahrumiyet hâli varsa ortada. Anlaşılan o ki Zeynep de “Okuyacak annemi ben kurtaracaktım.” düşüncesini hep saklamış aklının bir köşesinde ve ne hikmetse başka bir aileye verilmesini fedakârlık olarak görmüş kendi penceresinden. Her ne kadar saygısını, sevgisini, minnetini, analık hakkını her iki annesi arasında bölüştürmeye kalksa da biz seyirciler bunun mümkün olmadığını net bir şekilde gördük. Onun mutlu olacağı bir hayat sürmekle annesine borcunu ödemek arasında kalışına, çaresizliğine inandım ben. Kuşkusuz bunda Demet Özdemiri rolünde hiç yadırgamamın da etkisi büyük. Bu noktada Zeynep’in bir kurtarıcıya, yol göstericiye ihtiyacı var o net; lakin bu kişi mahallenin gözbebeği, süper kahramanı “Mehdi” olur mu bekleyip göreceğiz. İbrahim Çelikkol beklentimi fazlasıyla karşılayan, şaşırtmayan temiz bir Mehdi çıkarmış, çok sevdim. Onun geçmişi henüz açılmasa bile karakterine dair küçük ama önemli ipuçlarını vermeye başladı bize hikâye. Ailenin “başımıza gelen talihsizlikler” olarak nitelediği olaylar silsilesi hiç şüphesiz babalarının ölümüyle doğrudan bağlantılı ki bu, Mehdi’nin eğitim hayatını da etkilemiş görünüyor. Oto tamircisi Mehdi sadece kendi derdinin değil başkalarının derdinin de peşinde, yardımsever bir yürek. Mahalleli onu baş tacı etmiş, o da mahalleyi hiç ihmal etmemiş. Muhtaca kol kanat germiş Kibrit, Düriye abla sadece bizim görebildiklerimiz. Peki, mahallenin abisinin hiç mi kusuru yok, var Acısı küllenmemiş; hapishanede olsa bile babasının katili, gözü de kulağı da onda ve ailesinde olmuş anladığımız kadarıyla. Dükkânı basan oğul Celal de hiç sağlam pabuç değil ve bilmediğimiz bir nedenle o da Mehdi’nin yakasından düşmemiş. Mehdi’nin onun boğazına sarıldığını gördüğümde içindeki öfkeye de tanıklık ettim ki bu onun yumuşak karnı benim baktığım yerden. Evliliği zerre düşünmeyen, kendi hayatının efendisi olmak isteyen bu insana hayat bir oyun daha oynadı. Tamirhanede tanıştığı, tokasını cebinde taşıdığı, “Nişantaşlı ama harbiymiş”dediği, yamuk gülümsemesinin gerisinden “Değişik!” diye nitelediği kızı getirdi önüne koydu. Mutlu tesadüflerin akışına kendisini bırakıp derinlerde bir mesaj gördüğünü düşünen Mehdi, ailesinin zoruyla çay içmeye ikna olduğu kıza hemen yarın seninle evlenirim ben diyebildi, bunu yaparken de şapşallığıyla kalbimi ısıttı. Ne diyebilirim ki, yüreğine sağlık İbrahim Çelikkol! Üç ana, evlatlarının üzerine basa basa ilerlediler bölüm Sakine ve Mehdi’nin annesi hakkında söyleyecek çok şey var. Üçünü de izlerken sükûnetimi korumakta zorlandığım anlar oldu ama galiba Sakine, açık ara en haksız bulduğum karakterdi. Bir insan öyle bir kocayla evlatları pahasına bir ömür geçirmeye nasıl razı gelebilir, aklım almadı. Kimse sevgi demesin, benim karnım tok; para hiç demesin, evi geçindiren zaten kadın. Tamam deseydi ayrılmaya, illa ki yeni bir kapı açılacaktı, onun da çocukların da önünde. Hadi ayrılmadı, kocası üvey aileyle arayı bozdu, doğum günlerine, mezuniyete bile çağrılmadığı hâlde rahatın kaçmasın, oku diye ses etmedim demek nedir? Belli ki niyet kötü, alacaksın önlemini. Ve en nihayetinde kızının evleneceğini duyunca mı geldi aklı başına? Bu ne bencilliktir? Gerçi bir an ümitlenmiştim evladının pek de gönüllü olmadığı bir evliliği engelleyip yol gösterir diye amma gözyaşlarını akıta akıta, onun seçtiğiyle değil benim seçtiğimle evlen yoksa hakkımı helal etmem inadına bağladı meseleyi ki el insaf, pes dedim. Mehdi’nin de Zeynep’in de işi hiç kolay değil çünkü etraflarında aileleri dahil ruhlarındaki yaraları görüp tamir edebilecek hiç kimse yok. Ancak birbirlerini gerçekten anlamaya başlarlarsa yaralar iyileşmeye, kalpler yeşermeye meyleder ki henüz birbirine yabancı iki insan arasında bunun o kadar da kolay olageleceğini hiç sanmıyorum. Öykü “gerçek bir hayat hikâyesi” iddiasıyla başladı yoluna ve evet hayatın içinde bu izlediklerimizin fazlası mutlaka var. Lakin asıl mesele, seyirciyi o dünyanın içine çekip buna inandırabilmekte. Kurulan evreni kötü bulmadım ben ancak başlarda hikâyeye girmekte zorlandım. Açılıştaki uzun monolog ve akabinde gelen geçmiş anlatımı beni kendisine çekmedi. Halbuki bugünden girip flashbacklerle geri besleme yapılabilseydi çok daha tempolu merak uyandırıcı bir akış sağlanabilirdi kanaatindeyim. Ha, öykü daha sonra seri bir şekilde açılmadı mı açıldı, derdini de çatışmasını da temiz bir bir şekilde ortaya koydu ama yine de bana “keşke” dedirtti yalan söyleyemem. Rejide şu çekim de ayrı güzeldi diyebileceğim bir dokunuş yoktu ama rahatsız eden sahneye de denk gelmedim. Yalnız izleyici olarak en huzursuz olduğum noktanın “dış ses” olduğunu belirtmek zorundayım. Genellikle yazılı anlatımda aşina olduğumuz bu tarzın görsel bir işin tamamına hem de neredeyse birer paragraflık bütünler halinde yayılması, her şeyi açıklama gayreti; üzgünüm ,olmamış. Madem söz konusu görsel bir iş, siz gösterin biz anlayalım, bunun da zevki burda değil mi ama? Jenerik üzerine de bir şeyler söylemezsem içimde kalacak. Daha önce de farklı şekillerde yazmıştım, niye jenerik kullanılmadan pat diye diziye girildiğini anlayamıyorum, anlayamayacağım. Kapaksız kitap mı olur, bu da öyle; ne farkı var? Genele yayılan bu tavırdan bir an evvel vazgeçilmesi en büyük dileğim. Hikâyenin gelişimini merak ettiğim için bir süre takip edeceğim bir proje Doğduğun Ev Kaderindir. Tertemiz castı, ilgi çeken yan karakterleri ve başrolleri kendisine yakın bulan seyircinin şans vereceğini düşünüyorum, yolu açık olsun. Yazan, yöneten, oynayan ve emek verenlerin yüreklerine sağlık… Oluşturulma Tarihi Ocak 12, 2020 2029Demet Özdemir ve İbrahim Çelikkol'un başrollerini paylaştığı Doğduğun Ev Kaderindir dizisi gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkarak konusu ile dikkatleri üzerine topladı. Gülseren Budayıcıoğlu'nun kitabından uyarlanan Doğduğun Ev Kaderindir'de farklı hayatı ve ondan beklentileri bambaşka olan anneleri arasında sıkışıp kalan Zeynep'in yaşadıkları ele alınıyor. Peki, Doğduğun Ev Kaderindir hangi kitaptan uyarlama? Doğduğun Ev Kaderindir senaristi kimdir? TV8 ekranlarında yayınlanan Doğduğun Ev Kaderindir 25 Aralık tarihinde yayın hayatına merhaba dedi. Yönetmenliğini Çağrı Bayrak’ın yaptığı diziyle ilgili, yazdığı kitapla ilham veren Gülseren Budayıcıoğlu açıklamalarda bulundu. Peki, Doğduğun Ev Kaderindir hangi kitaptan uyarlandı? İşte, diziyle ilgili merak EV KADERİNDİR HANGİ KİTAPTAN UYARLAMA?'Doğduğun Ev Kaderindir' dizisi Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun çok okunan kitabı 'Camdaki Kız’dan esinlenerek televizyona uyarlanıyor. Eylem Canpolat'ın yazdığı 'Doğduğun Ev Kaderindir' dizisinde Mehdi ve Zeynep’in zorlu aşk efsanesi izleyicisi karşısına KIZ KİTABININ YAZARI GÜLSEREN BUDAYICIOĞLU'DAN DOĞDUĞUN EV KADERİNDİR İLE İLGİLİ AÇIKLAMAGülseren Budayıcıoğlu, sosyal medya hesabından Doğduğun Ev Kaderindir ile ilgili açıklamada bulundu. İşte, o açıklama;"Sevgili Arkadaşlarım,Aylardır üzerinde çalıştığımız “Doğduğun Ev Kaderindir” adlı dizi nihayet yarın akşam TV 8’de ekranlara hüzünlü olduğu kadar da hayatın içinden bir hikayesi var. Biliyorsunuz zaten gerçek bir hikayeden televizyona uyarlandı. Senaryo çok ama çok gerçek ve çok duygulu olsun istedim. Senaristimiz Eylem Canpolat öyle çok çalıştı, ortaya öyle bir bölüm çıkardı ki, ön izlemede gözyaşlarımı tutamadım. Karakterler de muhteşem olmuş. Umarım bir süre sonra karakterlerde kendinizi sevgilerimle...Dr. Gülseren Budayıcıoğlu"

doğduğun ev kaderindir gerçek hikayesini oku