İddialaragöre, bir kadın internetten tanıştığı bir kişi ile Esenyurt Meydanı’nda bulunan bir kafede buluştu. Bir süre adamla sohbet eden kadın, daha sonra tuvalete gitmek için masadan kalktı. KADIN TUVALETE GİDİNCE. Masada tek kalan şahıs, kadının çantasında bulunan bir miktar parayı alarak cebine koydu. Daha sonra
ne alaka, bilmiyorsak birbirimizi, yakınlaştıkça öğreniriz yaşamın isteklerini, yatağa dair değil, hayat için, beklediğimiz isteklerimizi, erguvan ağaçları çiçekleniyor ( gördün mü (?) yaşıyorsan bu kent de, dağ bayır dolaş) aşkın ilk notaları (la ile başlıyorsa, sazların kaosu; kemanlar, viyolalar ve diğerleri; akordu vurgular, unutma (!) çalıyorsa ağacın
GüldürGüldür Show'un 247. Bölümünde; Mesut’un internetten tanıştığı Mehtap ile ilk buluşması nasıl geçecek? İnternette gördüğü kişiden tamamen farklı bir insanla karşılaşan Mesut’u neler bekliyor?
ikincisiise; popüler buluşma mekanlarında internetten tanıştığım bir hanım ile ilk buluşma esnasındaki tavırlarımı anlarlar da manalı manalı 'vay ezik vay, hiç mi sosyal ortamın yok oğlum senin de internetten hatun ayarlama derdine düşmüşsün' bakışıdır. şimdi diyeceksiniz ki; 'milletin işi gücü yok bunu mu
İlkBuluşma Hakkında Olumlu Yorumlar Yapmalısın3. İlk mesajda şunlara dikkat etmen gerekiyor: Kısa ve eğlenceli bir mesaj olmalı. Soru içermemeli. İsmin mesajın içinde yer almalı. Buz Kırıcı Mesaj Örnekleri. instagram'da tanışmak için atılan ilk mesaj - ekşi sözlük; okey oyunu oyna facebook; bu ayki balık burcu yorumu
İnternetten Tanışılan Kişilerle İlginç İlk Buluşma Hikayeleri. Birileriyle internet üzerinden tanışıp buluşmak artık günümüzde çok normal bir aktivite haline geldi. Normal hayatta biriyle tanışmaktan daha fazla avantajları olduğu gibi birtakım dezavantajları da olabiliyor. Sözlük yazarları, bu konudaki kendi
RdnVq. bundan neredeyse 8 bucuk yil once basima gelendir. kiz halimle beni yarim saat bekletmisti taksimdeki tramvay duraginda. nihayet geldi, mephistoya gittik. ben bi cafe latte ictim, o cay icti. hic begenmemistim kendisini. o ise begendigini fazlasiyla belli etmisti. sirf ilk bulusmada kestirip atmak ayip olur diye ikinci kez bulusma teklifini kabul ettim. bu sefer daha sicak ve sevimli gelmeye bulusma ya aslinda o kadar da fena adam degilmis4. bulusma sanki hoslanmaya mi basladim ne? 5,6,7,8,9......... diye gecti gitti aylar, yillar. sirf adama ayip olmasin, gururu kirilmasin diye kabul ettigim 2. bulusma teklifi meger hayatimin donum noktasiymis. 8,5 yillik sevgilimi, 1,5 yillik kocami, kizimin babasini reddedecekmisim nerdeyse. sanirim herkes hoslandigi, begendigi kisilerle bulusmus ama ben bu deneyimi en yakin arkadasimla yasinda bi sims forumunda bkz simaniac com tanismistik. bir iki seneye, artik ne konustuk, nasil yakinlastik cok hatirlamasam da, yakin arkadas olduk. internete girdigimde ilk yaptigim msn'i acip online mi diye bakmak olurdu. aramizda 4 yas vardi ama en az benim kadar cocuksuydu, muhabbetimiz cok cocuksu ve tatliydi. sanki kardesimle konusuyormus gibi hissediyordum. birlikte super kahraman oldugumuzu hayal ederdik, ayni online oyunlari oynardik, ayni animeleri izlerdik, tanistigimiz forumdaki insanlari cekistirirdik. okulda da cok yakin arkadasim vardi ama onu en az okul arkadaslarim kadar cok seviyordum, baskalariyla paylasamadigim seyleri onunla ben liseye gectim, o universiteye gecti. ben lise 1 ve 2de cok arkadas edinemedim, diger arkadaslarim da baska liselere gitmisti. kendimi yalniz hissediyordum. o ise universitedeki bolumunden memnun degildi, cift anadal yapmaya calisiyordu, dolayisiyla cok fazla calismasi gerekiyordu. ben cok mutsuzdum, onun da mutsuz oldugunu tahmin ediyorum, cok belli etmezdi boyle seyleri. okuldan doner donmez internete giriyordum, msn'de saatlerce konusmak icin can atiyordum. okuldakilerin ergen muhabbetlerinden sonra birlikte yaptigimiz cocuksu muhabbetler bana cok iyi geliyordu. derken lise 3'e gectim, hala okulda kendimi yalniz hissediyordum. 6 senedir arkadastik, artik en yakin arkadasim olmustu. hep ergenken soyledigimz bir sey vardir ya "beni en iyi anlayan oydu" diye, benim icin o insandi. fakat ben ankara'da yasadigim, o istanbul'da yasadigi icin hic bulusmamistik. o senenin temmuzunda bir dugun icin ilk kez istanbul'a gittim, hemen bulusma karari aldik. birlikte benim kaldigim otelin cevresinde dolandik, ozsut'te tatli yedik. bır suru fotograf cekildik. ikimiz de biraz utangactik fakat cok eglendik. yolda annemlerle karsilastik, annem ve babamla tanisti. annem "seninle yasit gibi duruyor, dedigin kadar cocuksu ve neseliymis" dedi onun icin. o gun uzulerek ay sonra bir gun, sebepsiz yere okuldan kacip eve geldim. msn'e girer girmez ortak bir tanidigimiz bana bir link atti. linki actim. linkte arkadasimin okula giderken trafik kazasi gecirdigi, kamyonun altinda ezildigi ve hayatini kaybettigi yaziyordu. o gun hem hafizama kazinmis, hem de surekli agladigim icin biraz bulanik. annemin "keske o gun sizinle karsilasmasaymisim, o kizla tanismasaymisim" diyerek benimle birlikte agladigini, abimin beni alip ozsut'e goturdugunu, orda birlikteyken yedigimiz tatlidan yedigimi hatirliyorum. uzerinden 5 sene gecti, onun vefat ettigi yastan 1 yas buyugum. hala arada onu animsatan bir sey oldugunda aglayabiliyorum. fakat bunun disinda onu dusundugumde hep gulumserken buluyorum kendimi. oldugune uzulmektense onu tanimis oldugum icin, bana kattigi seyler icin mutlu cok da o olmeden once bir kez olsun gorusmus oldugumuz icin mutluyum. o gun utanip haber vermesem, o da uc saat otobuse binip yanima gelmese bir zamanlar en yakin arkadasim olan insani hic gormemis olacaktim. ve hayatimin o donemiyle ilgili bir seyler hep eksik kalacakti. yaklaşık 4 saat kadar otobüs terminalinde bekletmiş olmama rağmen hiç sıkılmamış , sinirlenmemiş, masum bakan bir adam vardı karşımda. bri kafeye gidip oturduk , konuştuk. çok hoş geldi ama biter dedim , uzaktan uzağa ilişki mi olur? bir sene oldu evleneli , yine gelsem dünyaya yine aynı adam olur eşim. hayatımdaki enteresan ve en sonunda "nereden nereye geldik vay .mna koyiim" dediğim gideceğim. hayatımda ilk kez. adnan menderes havaalanındayım. aldım biletimi, kapıya geçtim bekliyorum. uçağın kalkmasına 1 saat 15 dakika var ve o kapıdan uçağa binecek herkes kuyruk oluşturmuş gideceğim yer almıyor. tiplere bakıyorum tek tek. lan diyorum yaz mevsimi, gittiğim yere bak. bi tane mi yaşıtım insan olmaz. alayı teyze, amca .mna koyiim. taktım kulaklıkları zaman öldürüyorum. artık o kuyruk baskısına dayanamadım uçağa binmeden 15 dakika önce sıkıntıdan gittim o kuyruğa girdim. daha karadenize gitmeden içim karardı popülasyonun cinsliğinden. ama tam o esnada birini gördüm. belki o tipler arasında gördüğüm içindir çölde vaha efekti yarattı. sapsarı saçlar, renkli gözler. daha da dayanılmazı minyon mu minyon bi kız. kuyruğun yanından geçti gitti öyle. arkasından baktım olsa zaten bizde dedim. neyse. bindik uçağa gittim koltuğumu buldum. e sırası. " gibi ortadayız ya etrafa da bakamıcaz" diyorum. telefona gömdüm kafayı uçak kalkana kadar müzik falan takılayım diyorum. biri omzuma dokundu. kaldırdım kafayı, kimi göreyim? kesin tahmin edememişsinizdirminyon sarışın. elim ayağıma dolandı. önce telefon düştü, sonra kız pencere kenarına geçsin diye yer verirken kulaklığın kablosu kolçağa takıldı falan. elli tane maymunluk. benim paniğim kızı panik yaptı, arkadakilerin de sözsüz baskısı nedeniyle hemen oturdu yerine. 2 dakika sonra fark ettim kızın kucağında kocaman çanta var. eğer isterse çantasını yukarı koyabileceğimi söyledim, yüzüme öyle tatlı tatlı güldü ve olur dedi ki size bunu oturup da tarif edemem. ederim etmesine de bu yazı olur 3 kalktı, artistlik yapıcam ya. taktım kulaklığı arada pencereden bakıyorum ayağına kızı kesiyorum. yüzü görünmüyo saçlarından. o da sürekli dışarı bakıyo. izmir-trabzon arası 2 saate yakın bi uçuş. 1 saat geçti, 1 buçuk saat geçti. "olm ne kaybediceksin lan?" dedim. "ta anasının nikahına gidiyosun, hayatında bi daha rast gelmiceksin zaten, yardır" dedim. çıkardım kulaklıkları saçma sapan trabzona gidişimiz hakkında konuşmaya başladım. ilk cevabından bu konuşmanın 2 cümle ile bitmeyeceğini anladım. yüzüme tatlı tatlı gülerek cevap veriyor, sorduğum sorulara uzun cevaplar veriyor daha da önemlisi o da sorular soruyodu. muhabbet kişisel bilgilere geldi ve kızın her yazının doğduğum yerde geçtiğini öğrendim izmirin kuzey kısımları. izmir'de okuduğunu, ailesinin karadenizde kaldığını ama aslen akdenizlişehir isimlerini pek veresim yok olduklarını, dıdının dıdısını falan öğrendim. hatta ikimiz de trabzona inmemize rağmen trabzona gitmeyecektik. neyse. indik, valizleri aldık yavaş yavaş dışarı çıkıyoruz. gideceği yere nasıl gideceğini sordum. servis kullanacağını söyledi. dedim kasma ya, beni alacaklar, gel beraber gidelim seni yolda gideceğin yerde anasını babasını, iznini aldı, haberini verdi çıktık yola. az gittik uz gittik. kızın ineceği yere geldik. kızı anası babası dayısı karşıladılar. orda ayak üstü biz de tanışmak zorunda kaldık. "ay ne iyi insanlar var bey" falan gibisinden anası bi övdü bizi. orda beni karşılayan akrabam kartını verdi ailesine, olur da ihtiyacınız olur, ararsınız falan diye. çünkü akrabayla da özel konuşamadık. herif dumur oldu havaalanından sarışın bi kızla çıktım diye. manita ya da manita adayı diye düşündü herhalde 3 hafta kalacaktım. kız ile bildiğim doneler şu şekildeyazın gittiği yer, aslen akdenizli oluşu, karadenizde ailesinin olduğu, okuduğu okul-bölüm ve sadece ismi. karadenizdeki son 1 haftamda çılgınlar gibi sosyal medyada kızı aramaya başladım. yok anasını satayım. ortak tek bi kişi yok. bulamıyorum kızı. bazı hesaplar var ama fotoğraflardan bi izmire döndüm en sonunda. okulu ve bölümü biliyorum ya. herkese sorup bulucam eninde sonunda bu kızı. sikimsonik bi bölümde okuyodu kız. aynı okuldan 40 kişiye sormuşumdur. ulan o bölümden bir insan evladının arkadaşı olmaz mı ya? okulun kapısına gidip beklicem artık kızı o son dedim ki yok abi bulamıcaz bu şekilde. kızın bölümünün facebook gruplarına falan bakınmaya başladım. en son random bi kız ekledim ordan. bizim kızla uzaktan yakından alakası kabul etti. bodoslama girdim muhabbete. şu ana kadar yazdığım tüm hikayeyi kıza anlattım. bildiğim özelliklerini saydım ve bu sarışın, minyon kızı tanıyıp tanımadığını sordum. tanımıyomuş ama biliyomuş kızı. biliyomuş .mk. öyle tanımak, arkadaş olmak falan değil. bu kız zaten büyükmüş benim minyondan. okuldaki son senesiymiş falan filan. sonra daha önceden sosyal medya taraması yaptığım bazı profilleri bu kıza gönderdim. bunlardan hangisi sence diye. bi tanesini denememi söyledi. söylediği profili de ekleyemiyoruz. ortak arkadaşımız yok çünkü. bu kızdan ortak olabilecek bi arkadaş daha buldum. neyse gittim ekledim kızı. 5 gün sonra kabul etti. kalbim çarpa çarpa gittim fotoğraflara bakmaya başladım. bizim kız lan! sanki sevgili olduk o kadar mesudum, benim sonradan eklediğim kız benle muhabbet kesmedi. kafa da kızdı aslında. her allahın günü yazmaya başladı. ben ısrarla benim minyonu falan anlatıyorum kıza. 2 hafta geçti. haydeeeeeee... benim minyon ilişkisi var yaptı. ay ben şok tabi. hayattaki tüm amacımı kaybetmişim sanki. savaş alanında tüm ordusunu kaybetmiş loser bi general olarak arkamı döndüm gidiyorum. bu diğer kız bi ara yazdı bana. yarın akşam buluşalım mı diye. dedim buluşalım anasını satayım. kafa alsancağa muhabbet, alkol, goygoy falan derken saat gelmiş. lan taksi parası yok yanımda, son otobüsle gidicem diye bütün planımı yapmışım. benim evin oraya da baykuşgece otobüsü yok. bünyede de alkol var sıçtık ya burdan yürüsem 2 saatte eve gidemem diyorum. dedim ben seni otobüs durağına kadar bırakayım, ordan yoluma bakarım. kızın otobüs kalkacak, tuttu kolumdan, "bırakmam ben seni bu saatten sonra. benim yüzümden kaldın burda" dedi. ya dedim saçmalama ne işim var benim bucada, giderim ben. neyse bırakmadı. zorla götürdü. ben de arkadaşları falan var sanıyorum evde. bi gittik kimse kaldık evde .mk. kahve yaptı bana. önce mutfakta oturduk konuştuk, sonra salona geçtik. uzun süre konuştuk. oturmaktan sıkıldım koltuğa yatar pozisyonda uzandım. bi ara yanıma geldi oturdu. saçlarımla oynamaya başladı. çok hoşuma gitti. çünkü ben küçükken nerdeyse her akşam annem de saçlarımla aynen öyle oynardı. uzun zaman sonra o hissi hatırlamak çok acayipti. kafamı kucağına koydum, 1,5 saat falan yaptı bunu. en son, ben dayanamıyorum dedim. okul da var ertesi gün. şu salondaki koltukta yatayım ben dedim. sabah direk okula giderim. içimde gram yavşaklık yok. kız bana güzelce yatağımı hazırladı. çarşaftır yastıktır jilet gibi yaptı salon koltuğunu. direk yattım. ışığı kapattı arkamdan daldığımı hatırlıyorum. heralde 20 dk falan ya geçmiştir ya geçmemiştir. salon kapısının açılma sesiyle uyandım. sırtım dönüktü kapıya. dönmedim, bakmadım. üstümdeki pike havalandı. yattığım koltuk hafifçe sarsıldı. sonra yine duruldu ortalık. arkama doğru döndüm, baktım. kız çıkmış gelmiş, yanımda yatıyo. hala da bi şey yapmıyorum. birbirimizi hiç görmeden 5-10 dakika daha sohbet ettik. ben tam gözlerimi kapatıyorum önce ılık bi nefesi ardından da ıslak dudakları hissettim. hiçbi şey görmüyorum. anlamıyorum da. neden, ne zaman, nasıl oldu bu olay. iş dudaklarda bitmedi, eller kollar girdi devreye. birbirimizin vücudunu taradık. gözlerin görmediğini ellerle gece öyle bitti. sabah ayrı yataklarda uyandık. çok fazla konuşmadık. yatağımı topladım güzelce, üstümü başımı toparladım ve "ben çıkıyorum" dedim. okuluma mı?bi daha tek bir mesaj dahi atmadık birbirimize. ne konuştuk, ne karşılaştık. çok olaylar zinciri değil bu. ama bana garip geldi .mna koyim. iş nereden nereye geldi. ne umdum ne buldum. o yaşta çok garip geliyodu. aslında hala da bizim sarışın minyona ne mi oldu? memleketimde bi kere denk geldik, buluştuk, o ve yazlık arkadaşlarıyla kumsalda kocaman bi gece geçirdik. karanlıkta bildiğimiz yıldız takımlarını birbirimize gösterdik. karanlıktı ya. o bucadaki gece gelmişti aklıma. ama kumsalda geçirdiğimiz ve yalnız olmadığımız gece yüreğimde küçük çarpıntılara sebep oluyordu. dolayısıyla istemsiz şekilde kıyas yapıyordum. bazı şeylerin hissiz yaşanmasının bi yaramayacağını ilk kez o gece ne oldu peki? şimdi bizim minyon, instagramda sevgilimle olan fotoğraflarımı beğeniyor. ben mi? ben hayatımdan hiç olmadığım kadar memnunum, ders mers yok işte. çok yazmak istedim, çünkü sikimsonik hayatımda yaşadığım en güzel anılardan bi tanesi bu kızlaydı. merhaba dendi, masaya oturduk. sonraki dakikada iki taraf birden "benim bir işim vardı" diyerek kalkıp günü en verimli görüşmeydi. sene 2010, aylardan ekim. facebook üzerinden tanışılmış daha sonrası sırasıyla msn ve telefona geçilerek hergün konuşulmaya başlanmış. ve tam 5 ay boyunca resmen telefonda sevgili olunmuştur. 2011'in mart ayına gelinmiş ve trabzon havalimanından istanbul havalimanına inecek uçak beklenmeye başlanmış. bendeniz heyecandan ölecek durumdayım birde üstüne anonstan uçağın indiğine dair duyduğum ses heyecanımı iki katına çıkarmıştır. resmen 5 aydır telefonda sevgili gibi konuşuyorsun şimdi görünce ya öyle olmassa diye iyice panikliyorsun baktım karşımda canlı canlı duruyor atladım boynuna sarıldım ama ölücem hala heyecandan allah'ım diyorum içimden görmeden,dokunmadan sevdim resmen şimdi daha çok severim ki diyorum. elini tutuyorum çıkıyoruz havaalanından kahvaltı etmeye. hala günün en sevdiğimiz öğünü kahvaltı bence. tanışmamızın 5. yıldönümünde nişanlanıyoruz ve hala ilk günkü heyecanımla seviyorum onu.
genelde kısa süreli olan ve ikinci buluşma olasılığını tamamen sona erdiren aktivite. tanışma itü sözlük platformunda olursa, havuz dersleri sayesinde tadına varamayacağınız hadisedir. ayrıca tüm arkadaşlarınızla şu ya da bu dersi almıştır, tanıştırmanın keyfi de yok olur gider. "aaa, seninle kimya labında aynı grupta değil miydik ya da sen fiziği kimden almıştın?" tadında geyiklerle hemencecik kaynaşıverirsiniz. sonrası gırgırdır şamatadır. aslında o kadar da kötü olmayan bir durum.. adamına göre değişir tabii.. "mucize yoktur" diye düşünmenizi sağlayan görüşme. ilk kez buluşma konusuna farklı ve özelleştirilmiş bir yaklaşım. internette tanıştığı birileriyle buluşma hevesindeki er kişinin niyeti zaten bellidir, hıhım, hayvan hepsi! - amsikgötmemeememememe. benzetme yapalım ve başka bir açıdan yaklaşalım. arkadaşla bir mekana gidilecek, arkadaşın arkadaşını getirmeyi teklif ediyor. tanımadığın birisiyle masaya oturmak durumundasın yani. - aa bak bu şu, şu da bu. ne şirin! tanışın, kaynaşın... nette tanışıp ilk kez buluşmaktan tek farkı, görüşme aşamasında 1 on 1 olmamak her halde. tanıştıktan sonra telefon numarası* alınır, bir şekilde tekrar iletişime geçilir ve olaylar gelişmeye başlar. bir de diyalog koyayım bu da diyalogumuz ve sizler için lejant [aranızda eblek olanlar olabilir] e er kişi k karı iki nokta işareti. düşünce balonu e selamlar siz? k evet ben, siz de? e sonunda görüşebildiğimize sevindim. çok hoş bir t-shirt uzaktan dikkat çekiyordu zaten amamamam`am k teşekkürler, siz de çok şıksınız, her zaman böyle misinizdir? `wink e ahah bilmiyorum, siz karar verin buna gelecekte bir gün gelecekamamamamamam k yemek diyorduk, geçelim isterseniz pizzaya ne dersiniz? e tabi ki, hoş olur mamamama`mama yemek yenir, havadan sudan konuşulur. tekrar nette görüşmek üzere ayrılır çiftimiz. geçer gider bu çok anormal macera. o değil de, ceyda teyze sendromu var mesela; buna da denk gelinebilir*. teknoloji cahili olduğundan size gönderecek bir tane bile resme sahip olmayan, ancak bir buluşma sonrası fiziğini görebileceğin fenomen hatun modu. ismi güzel, memleketi güzel, telefonda sesi güzel* bir bağyan, uzaktan. kim bilir yakından nasıl. tipini görüyorsunuz ve milf hunter olup olmadığınızı sorgulamak durumunda kalıp, aniden ortamdan uzaklaşıyorsunuz. yaşlı başlı, çoluğa çocuğa karışmış, bir tarafı yanmakta olan freak milf kadına çatmışsınızdır belki de. her zaman erkek taraf olmuyor karşısındakini şoke eden. tabi bunlar empati hep. - hehe benim de pek tecrübeli olduğum söylenemez bkz bilip bilmeden konuşmak ` buluşma öncesi muhabbet dönemi çok uzun sürdüyse, ve bu arada siz iyice kaptırdıysanız oldukça stresli olan şeydir. korkar insan, acaba buluşmasak, böyle hayalimdeki gibi kalsa daha mı iyi olur diye sorar kendine.. ama merak duygusu bastırılamaz, bir umut gidilir mutlaka buluşmaya.. evet genelde fotoğraflardaki gibi çıkmaz insanlar, ya da hayalindeki gibi.. bazen konuşması itici gelir bazen oturup kalkması.. soğursunuz birden.. ama bazen herşey o kadar yolunda giderki kendinizi 2. 3. buluşmada bulursunuz.. ve bir süre sonra buluşmaların sayısını bile saymayı bırakırsınız.. ayrıca kanımca bu konuda fazla önyargılı olmamak lazım. sonuçta teknoloji çağındayız.. herkes internet kullanıyor, çoğu insan saatlerini msn ve sohbet ortamı yaratabilecek çeşitli sitelerin başında geçiriyor. böyle bir durumda insanların dışarda yeni arkadaşlarla, hoşlanılacak kişiyle, hatta belki doğru insanla tanışma şansı gitgide azalırken, internet kullanımı sırasında tanışma şansı da git gide artıyor.. ha ben demiyorum ki gidin internetten bulun arkadaşınızı sevgilinizi.. sadece bu yolla tanışılan kişiye, ve bu yolla başlayan ilişki veya arkadaşlığa direk kötü demeyin.. herkes kullanıyor bunu, herkes mi kötü? sen kötü müsün? bkz bir takım şeylere tepkili yazar bu buluşmada her türlü ihtimal mevcuttur. karşınızdaki normal bir insan da çıkabilir, psikopat bir katil de... bkz tecrübe ile sabittir en iyisi hiç yapmamak. yüzyüze tanıştığımız insanlar bile canımızı yakabilirken, internette tanıştığınla neden yüzyüze gelir ki insan? bu bir sosyalleşme çabası mıdır? sosyalleşmek isteyen kişinin dışarı çıkması, okula gitmesi yeterli değil midir? ... ilk görüşte aşkla sonuçlanabilecek buluşmadır dördüncü görüşmede çocuk yapabilirsiniz. bele kuvvet. edit yukarılarda sağda solda "ilk görüşmede", "ikinci görüşmede", "üçüncü görüşmede" diye giriler vardı, peşinden onyedinci, onsekizinci diye devam ediyordu. ne çok yazar giri silmiş, ne çok yazar uçmuş. halbusikime ne güzel eğleniyorduk. beşinci görüşmede çocukları anaokuluna kuvvet. yedinci görüşmede ekilirsiniz bu böyledir. 1995'te irc server kanallarının birinde, müdavimi olduğumuz kanaldakilerle çiçek pasajı'nda buluşmamızla, kanalda konuşup durduğum adamın berke hürcan çıkmasıyla sonuçlanmış olaydır. tabii sanılanın aksine sevinmedim pek, çünkü kendisi o zamanlar pek bir çapkındı, sadece rastlantıya şaşırdım hepsi bu itüsözlük zirveleri de bu tip durumlara örnek olabilir. bi nevi zirveye gidenler internet ortamında tanışırlar, ve zirvede ilk kez karşılaşırlar.
24 yaşındaki Maria internetten tanıştığı zengin erkekler sayesinde dünyayı hiçbir ücret ödemeden seyahat ediyor.• 23 Şubat 2017 - 1452 • Son Güncelleme 06 Haziran 2017 - 1412• 23 Şubat 2017 - 1452 • Son Güncelleme 06 Haziran 2017 - 1412124 yaşındaki Maria Cannes'ta düşünmeden para harcıyor, Las Vegas'ta partiliyor ve Madrid'de kültür bombardımanı yaşıyor. Fakat Maria gezdiği gördüğü ve para harcadığı bu yerler için cebinden 5 kuruş dahi ödemiyor. 5 yıldızlı otellerde geçirdiği ultra lüks tatilleri internetten tanıştığı zengin erkekler aracılığı ile finanse asıllı Maria üniversite eğitimini tamamlamak için Londra'ya taşındı ve ünlü bir çöpçatan sitesi aracılığı ile tanıştığı zengin erkekler sayesinde çok sayıda ülkeye seyahat etti. 2012 yılında açılan internet sitesi güzel kadınları zengin fakat yalnızlık çeken erkeklerle buluşturuyor. Maria çöpçatan sitesinde sıradışı bir buluşma yöntemi izliyor. Maria seyahat etmeyi sevdiğini, sık sık seyahat ettiğini ve kendisi ile aynı şekilde düşünen erkeklerle iletişime geçmenin müthiş bir şey olduğunu profilinde kendisini dünyevi zevklere düşkün, genç ve mutlu olarak tanıtıyor ve kendisi ile tanışmak isteyenleri bekliyor. Maria, çöpçatanlık sitesine kayıt olduktan sonra bir kaç ay içerisinde ilk seyahatini 30'lu yaşlarında Belçikalı bir banka müdürü ile Fransa'da yapmış. Maria, internet sitesinde erkeklerin kendisi ile iletişime geçen ilk taraf olmasını tercih kendisi ile tanışmak isteyen erkeklerde öncelikle olarak aradığı şey saygı. Saygı testini geçen erkekler Maria ile tanışma fırsatını yakalıyor ve ardından kendisi ile başbaşa seyahat etme şansı sunuyor. Bu sayede çok sayıda seyahat mili kazanan Maria Amerikalı zengin bir avukatla Las Vegas'a, Paris'e, Madrid'e ve Kıbrıs'a seyahat etmiş. Maria her ne kadar şaşırtıcı da olsa kendisi ile tanışmak isteyen erkeklerin genel olarak 20'li ve 30'lu yaşlarda olduğunu söylüyor. 40'lı yaşlarda olan erkeklerin daha çok iş seyahati yaptığını belirten Maria bu sebeple yaş sınırını 25 ila 45 arasında erkeklerin kendisi ile partileme ve plajlarda vakit geçirme gibi benzer zevklere sahip olduğunu söyleyen Maria bir erkekle buluşmadan önce onunla yaklaşık 1 ay kadar internette konuşuyor ve tatil için belirlenen yerde görüşüyor. Maria kendisi ile görüşen erkeklerin çok farklı ülkelerden olduğunu, seyahate çıkmadan önce partnerine güvenmesi gerektiğini, partner adayı asosyal ya da güvenilmez biriyse görüşmeyi sonlandırdığını ve başka birinin evinde kalmaktan rahatsız olduğu için yalnızca otel içerikli seyahat tekliflerini değerlendirdiğini üzerine basa basa belirtiyor. Her bir seyahat için tatil masraflarının en az Sterlin olduğunu söyleyen Maria partnerlerinin kendisine pahalı hediyeler de verebileceğini sözlerine ile tatil yapmak isteyenlerin seyahat için ödeyeceği masraflar sadece uçak bileti, otel odası gibi şeylerle sınırlı değil. Partneri ayrıca Maria'nın spa, masaj ve kuaför gibi ekstra masraflarını da üstlenmekle yükümlü. Maria yatağını partnerleri ile paylaşmaktan çekinmiyor ve bunu Vegas'ta olan Vegas'ta kalır sözü ile açıklıyor. Bir kadının rahatça tek başına seyahat edebileceğini fakat bir erkeğin tek başına gece klübüne ve bazı mekanlara girmekte sıkıntı yaşayabileceğini söyleyen Maria aşkı aramadığını sadece seyahat arkadaşı aradığını açıkça belirtiyor. Lüks ve paha akan yerleri sevdiğini ifade eden Maria'nın en çok seyahat etmekten hoşlandığı yerler New York, İbiza ve St. Moritz. Seyahat etmek Maria için bir terapi gibi. Hazırlayan Mehmet Can KömürcüFotoğraflar Maria/Miss Travel
Sanal ortamda tanışıp evlenenlerin evlilik hayatı daha mutlu ve daha uzun. 09 Kasım 2013 Cumartesi, 1338 Abone Ol Hayatınızın aşkıyla tanışmak için en romantik yol değil ama tanıştığınız kişinin doğru kişi olduğunu anlamakta en etkili yöntem internet üzerinden yapılan flörtler olabilir. ABD Chicago Üniversitesi'nde yapılan yeni bir araştırmaya göre, internet üzerinden tanışan çiftlerin klasik yollarla tanışanlara göre daha mutlu evlilikleri oluyor. Chicago Üniversitesi psikologları, 2005 ve 2012 yılları arasında evlenmiş 20 bin kişiye mutlulukları ile ilgili sorular sordu. Katılımcıların yaklaşık üçte biri eşleriyle internet üzerinden tanıştığı; bunların da yarısı sanal flört etme ve sohbet siteleri veya sosyal ağlarda. Hala evli olanların arasında sanal ortamda tanışmış olanlar daha mutlu. Sanal ortamda başlayan ilişkilerinin boşanmayla sonlanması normal tanışmalara oranla yüzde 25 daha az. Araştırmanın lideri Profesör John Cacioppo, sanal ortamda evlenmek isteyen kişileri bulmanın daha kolay olmasının sonuçları etkilemiş olabileceğini belirtti. Araştırmacılar ise, bu başarının sanal ortamda flört edenlerin eş bulmakiçin daha yüksek motivasyonlu olduğunu açıkladı. Daha önce yapılan çalışmalar internette tanışanların ilk yüz yüze buluşmadan sonra tekrar buluşma oranlarının daha yüksek olduğunu göstermişti. İnternet arkadaşlıklarında, insanlar gerçek kimliklerini saklayabildikleri için gelecekteki eşlerine genelde boy ve kilolarıyla ilgili olmak üzere beyaz yalanlar da söyleyebiliyor. İNGİLİZLER ÇOK SEVİYOR İngilizler, Avrupa'nın en çok internette tanışmayı seven ülkesi oldu. Eylül 2012'de en az milyon kişi İngiltere'den internette 'çöpçatan' sitelerini kullandı. Bir piyasa araştırma şirketi comScore'a göre, geçen yıl Eylül ayına göre bu sitelere giriş yüzde 22 arttı. Daily Mail'in haberine göre, internet siteleri en çok 25-34 yaş arasında popüler; ama daha büyük nesiller arasında da gittikçe yaygın kullanım başladı. En Çok Okunan Haberler
teknoloji Bilgisayarla ilk tanışma yerim ; internet kafe ” Abi, masa 7’ye yarım saat ekleeee” Ne günlerdi ama! O zamanlar yaşım küçük olduğundan yanımda benden büyük arkadaşlarımla internet kafeye girmeye çalışırdım. Her çocuk gibi benim de o sıralar tek amacım oyun oynamaktı. Evde bilgisayar olmadığından okul çıkışlarında soluğu internet kafelerde alıyordum. İnternet kafeye gide gele interneti de hafiften çözmeye başlamıştım, bir süre sonra oyundan ziyade web sitelerinde gezmeye, özellikle haber sitelerinde takılmaya başladım. Ms-Dos komutlarını öğrendim. mIRC ile tanışmam da o döneme rastlar. Chat kavramıyla tanıştıktan sonra hızımı alamadım, daha 9-10 yaşında koca koca insanlarla chatleşiyordum. Artık internet kafelere chat yapmak ve haber okumak için gider olmuştum. İnternetin o altkültürü, beni öyle içine çekmişti ki kurtulamıyordum. İlk icq hesabımı internet kafede açtım. Sonradan kullanıcı numaramı unuttuğum için hesap bi halta yaramadı. Daha sonraki yıllarda ebay’de eski icq numaraları satılmaya başlandı. O numarayı unutmasaydım cebime biraz para girerdi. 🙂 Eve bilgisayar gelmesi o sırada sevinç çığlıkları atıyordum 2000 yılında eve bilgisayar geldi, bilgisayar geldi dediysem mağazadan yeni alınmadı. Yazıhanedeki miadı dolmuş bilgisayar bizim eve transfer oldu. Bu basit gibi görünen olayın hayatıma yön veren olaylardan birisi olduğunu yıllar sonra anlayacaktım Hatırladığım kadarıyla ilk bilgisayarımın özellikleri şöyleydi ; İntel pentium 1 işlemci 16 mb ram 500 mb harddisk Windows 98 yüklüydü Bilgisayarın en güzel tarafı da komple Klavye, fare, monitör, kasa ve hoparlör beyaz olmasıydı. Kasa, toplamaydı. Harici birimlerin her birinin markası farklıydı. Artık nasıl etkilendiysem beyaz klavye sevdam hiç bitmedi. Bulduğum yerde aldım ve bozulana kadar kullandım. Hala bazamın altında bozuk bi tane beyaz klavye durur. Ekonomimizi sarsan 146 faciası Evde internet olmadığı için ilk başlar bilgisayar, şahsım tarafından salt oyun kutusu olarak kullanıldı. Oynadığım bazı oyunlar ; gta 2, counter strike 99 edition, prince of percia 1, red alert 1, call of duty vs Oyun oynamaktan bıkınca eve internet bağlatma çabalarına giriştim. Baktım ailemden olumlu reaksiyon alamıyorum kendi başıma uğraşmaya karar verdim. İlk başlar 146 ile bağlanmaya çalıştım. Bağlandım bağlanmasına ama o fatura nedir öyle arkadaş ? Ay sonunda eve kol gibi fatura geldi. Kol biraz kibar kalır, ağzımı bozmak istemiyorum. 🙂 146 ile bağlantılarda 1 saatlik bağlantı halinde ; normal artiş periyodu için 40 kontör x = tl indirimli artiş periyodu için 28 kontör x = tl indirimli artiş periyodu için 24 kontör x = tl 146 ile bağlanmanın faciaya dönüştüğünü görünce başka yollara yöneldim. E- kolay kart dönemi 146 faciasından sonra babamın sinir krizi ardından ablamla bana söylediği ; bu eve bi daha internet gelmeyecek, ders çalışın! lafından sonra 1-2 ay internet aleminden uzak kaldım. Bir şekilde internete girmeliyim diye düşünürken rahmetli Kemal Sunal’ın oynadığı e-kolay kart reklamını görüp e-kolay kart aldım. E-kolay kart o dönem büyük nimetti çok yavaş da olsa siber aleme akıyordum. Sonra adsl yaygınlaşınca 2005′ lere doğru e-kolay kartların devri kapandı. E-kolay, orta yaşlıların okey oynama sitesine dönüştü. 2000’lerin başında patlayan satanizm furyası Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir. ***Buraya not gibi düşeyim ; ben bu konu hakkında detaylı bir yazı yazacağım.*** Tam o dönem2000’lerin sonuna doğru satanizm furyası patladı. Durmadan televizyonlarda satanistlerle ilgili haberler çıkıyor, güya İstanbulda satanistlerin takıldığı metal kafelerden falan bahsediliyordu. Adamların bahsettiği kafeler kadıköydeki rock barlar, tüm metal ve rock müzik dinleyenler bir anda satanist oldu. 😀 Kadıköy’ deki akmar pasajının satanistlerin mekanı olarak yaftalanması ve polislerin pasaja baskın yapması da ayrı bir komedi. Medyanın abartmaları halkın gözünde uzun saçlı gençleri potansiyel birer satanist haline getirmişti. Özellikle babaannelerin, ” vah vah, torunum satanik oldu” lafı 2-3 sene öyle devam etti, medya satanizm haberlerini kesince unutuldu. İlk deep web girişimlerim İlk deep web deneyimlerim de o döneme rastlar ki o karanlık web sitelerdeki gördüğüm bazı fotoğrafları hala unutamadım. Düşünün o kadar korkunçtu ki. Son dönemde tor kullanarak deep web’e girmeye çalışan ergen bünyeler o dönemi bilseler şu hallerine ağlarlar. Deep web diye girmeye çalıştıkları yerde bi cacık yok. Asıl olay dark web’de, ben o zamanlar dark web’e girerdim. Bu kavramlarıdeep web vs yıllar yıllar sonra öğrenecek olmamla birlikte çocukken ne kadar salakça bir iş yaptığımı anlayacaktım. Eskiden internet dünyasında engellenmiş site diye bişe yoktu. Herkes istediği siteye girebiliyordu. Türkiye’de internet yasaları ve yasakları henüz oluşmadığı için oldukça rahattık. *rahat battı* O dönem manyaklığı vardı, bu site hala var mı bilmiyorum ama hayatımda girdiğim en iğrenç sitelerden top 5’e rahat girer. Sitede korkunç şekilde ölmüş veya öldürülmüş insanların sansürsüz fotoğrafları vardı. Site berbattı, küçük yaşta psikolojim ağır hasar aldı. hangi akla hizmet girdim o siteye bi fikrim yok. * * * * * * * * * * * * * * Yazıyı çok uzatmak istemiyorum, daha anlatacak çok şey var. artık, başka postlarda anlatırım. 1999 yılından 2004’e kadar olan dönem benim için bu şekildeydi. İnternetin ilklerini ucundan da olsa yakaladığım için kendimi şanslı sayıyorum. haydi selametle. Bunu derecelendir Kategorilerteknoloji Tagged as 146 ile internete girmek, 1999 yılı, 56kb modem, 90 lar, 90 lı yıllar, akmar pasajı, dark web, deep web, e kolay reklamı, e-kolay, e-kolay kart, e-kolay kemal sunal, eski internet, first computer, internet cafe history, internet eskiden nasıldı, internet kafe tarihi, internet kafeler, internet tarihi, internetin ilk yılları, internetin tarihi, kadıköy, kadıköy satanist mekanları, kart ile internet, kemal sunal e kolay reklamı, kemal sunal reklamları, metal kafeler, old computer, pentium 1, satanizm akımı, satanizm patlaması, teknoloji blogları, teknoloji haberleri, İnternet
internetten tanıştığı ile ilk buluşma