Maive Siyah - Halid Ziya Uşaklıgil - Everest - 28,00TL - 9786051419787 - Kitap Farsça kurallara göre yapılmış uzun terkipleri kısmen çözerek bir tür
Maive Siyah, Mai ve Siyah Özeti, Mai ve Siyah Özet, Halit Ziya Uşaklıgil Suv #türkçenin uzun kelimesi #Deyimler pdf #Kupon #Sık kullanılan kelimeler
C Mai ve Siyah. Kitabın Özeti. Ahmet Cemil,babasının ölümünden sonra,binbir güçlükle okulu bitirir ve kız kardeşini ve annesini beslemek için çalışmak zorunda kalır.Bunun için elinden fazla birşey de gelmemektedir.Çünkü yabancı dil bilmekten başka bildiği birşey yoktur.Ona kalsa,bütün çalışmalarını şiir
Enyakın arkadaşı aynı zamanda sınıf arkadaşı Hüseyin Nazmi, zengin bir aileye mensup. Edebiyat ve şiir onları iyice birbirine yakınlaştırıyor. Hüseyin Nazmi’nin kızkardeşi Lamia, henüz çocuk, ama ileride Ahmet Cemil ona aşık olduğunu farkedicek. Bazen hayatınıza biri girer ve herşeyi mahveder.
Ahmet Cemil,babasının ölümünden sonra,binbir güçlükle okulu bitirir ve kız kardeşini ve annesini beslemek için çalışmak zorunda kalır.Bunun için elinden fazla birşey de gelmemektedir.Çünkü yabancı dil bilmekten başka bildiği birşey yoktur.Ona kalsa,bütün çalışmalarını şiir üzerinde toplamayı;edebiyatımıza bir
Maive Siyah ilk kez Servet-i Funun dergisinde tefrika edildi. Roman tefrika edilmeye başlanınca, roman Edebiyatı Cedidecilerin romanı sayılmış, yoğun bir ilgi görmüş , topluluğun beyannamesi sayılan bu romanın yayınlanmasından sonra başka dergi ve gazetelerin sahipleri de Halit Ziya dan yazı istemeye başlamışlardı.
nnFPr. MAİ VE SİYAH ROMANININ GENÇ OKUR GÖZÜNDEN ALTERNATİF BİR DEĞERLENDİRMESİHalit Ziya Uşaklıgil’in 1897 yılında yazdığı “Mai ve Siyah” romanının adı simgeseldir. Maimavi, romanın başkahramanı Ahmet Cemil’in hayallerini, umutlarını ve düşlerini; siyah, bu umutların kırılışını, hiçbir hayalinin gerçekleşmemesini çarpıcı bir şekilde anlatır. Roman, Mai ve Siyah arasında ikilem içinde kalan hayallerini gerçekleştirmek için mücadele eden ve bu mücadeleden yenik çıkan Ahmet Cemil’in hayatını anlatır. Romanda gerek baş kahraman Ahmet Cemil’in canlandırılışında, gerekse tasvirlerin şiirsel yapısında romantizm görülür. Ayrıca Servet-i Fünun topluluğunun sanat anlayışının da etkisi vardır. Batılı anlamda Türk edebiyatında romanın başlangıcı sayılan Mai ve Siyah, döneminin basın, edebiyat ve şiir hayatına ilişkin gözlemleriyle önemli bir yere romandaki olaylar İstanbul’daki mekanlarda geçer. Romanın zamanı ise Servet-i Fünuncuların yaşadıkları dönemdir. “Mai ve Siyah” baş kahramanı olan Ahmet Cemil’in şahsında Servet-i Fünun neslini anlatan bir romandır. Halit ziya bu romanında Servet-i Fünun yazar ve şairlerini her yönüyle temsil edebilecek Ahmet Cemil tipini yaratmış, onun hayatını, dünya görüşünü, kişiliğini, kültürünü anlatırken aslında Servet-i Fünuncuları anlatmak istemiştir. Mai ve Siyah kitabının dili oldukça ağırdır. Eserin günümüz Türkçesine çevrilmiş baskılarında bile yer yer günümüzde sıkça kullanılmayan Arapça ve Farsça sözcüklere rastlamak mümkündür. Bu yüzden romanının dilinin hala ağır olduğunu düşünüyorum. Mai ve Siyah romanında anlatılan Ahmet Cemil’in birçok zorluklardan geçmesi ve yaşadığı olayların günlük hayattan alınmış olması eserin realist ve naturalist bir roman olduğunu cümleler çok uzun değil. Yazar okuyucuyu sıkmadan dönemin yaşam tarzını en sade şekilde anlatmış. Türk edebiyatına merak salmış ve Türk edebiyatını tanımak isteyen her bireyin mutlaka okuması gereken eserlerden olarak şunu söylemek istiyorum ki Mai ve Siyah romanındaki Ahmet Cemil, Halit Ziya’nın kendisidir. Halit Ziya, kendi hayatını Ahmet Cemil karakteri üzerinden ele alıp yazıya geçirmiş. Tüm bu yönlerden değerlendirildiğinde Mai ve Siyah romanı yayımlandığı günden bu yana Halit ziyanın yazdığı en önemli eserler listesinin başında Mübeccel Akciğer
Halid Ziya Uşaklıgil eseri olan Mai Ve Siyah kitabının özetini öğretmenlerimize , öğrencilerimize ve diğer tüm okurlarımıza kitap hakkında bilgi vermesi ve araştırma ödevlerinde yardımcı olması maksadıyla sitemize ekledik. Yazarı Halid Ziya Uşaklıgil Olan Mai Ve Siyah Kitabının özetini aşağıdaki süre sayımının sonunda belirecek olan linke tıklayarak indirebilirsiniz … Halid Ziya Uşaklıgil – “ Mai Ve Siyah “ Kitap Özeti Mai Ve Siyah Özeti , Halit Ziya Uşaklıgil Mai Ve Siyah Kitabının Özeti , Mai Ve Siyah Romanı Hikayesi Kitabı Özeti İndir Yükle Oku Word Dosyası , Mai Ve Siyah Kitap Kısa ve Uzun Özeti Konu Anlatımı Ev Ödevi Hazır , Halid Ziya Uşaklıgil Mai Ve Siyah Kitabı Hakkında Bilgiler Önsözü İçeriği Anlatılanlar , Mai Ve Siyah Kitabının Konusu Ana Fikri Kahramanları Kişileri Kompozisyon Kitap Özeti Formu , Olay Örgüsü ve Zaman gibi bilgiler İndireceğiniz dosya içerisindedir.
İçindekiler1 Mai ve Siyah Özet2 Mai ve Siyah Eseri İncelemesi3 Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah Hakkındaki GörüşleriMai ve Siyah eserinin yazarı Halit Ziya UşaklıgilMai ve Siyah eserinin türü RomanMai ve Siyah eserinin karakterleri Ahmet Cemil Romanın başkahramanıdır. Yirmili yaşlarda duygusal, genç bir şairdir. Lamia Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi, Ahmet Cemil’in aşık olduğu kızdır. Hüseyin Nazmi Ahmet Cemil’in en yakın arkadaşıdır. İkbal Ahmet Cemil’in kız kardeşidir. Raci Mir’at-ı Şuun gazetesinin yazarlarındandır. Eski edebiyat taraftarı, yeni edebiyat karşıtı biridir. Vehbi İkbal’in eşidir, Mir’at-ı Şuun gazetesinin sahibi Tevfik Efendi’nin oğludur. Ahmet Şekip, Ahmet Şevki, Hüseyin Baha, Sait, Saip romanın diğer kişileridir. Mai ve Siyah Eserinin Özellikleri Halit Ziya Uşaklıgil’in roman türündeki önemli eseridir. Roman, Batılı tekniklere uygun olarak yazılmış bir romandır. Romanın başkahramanı Ahmet Cemil, Servetifünun neslinin sembolüdür. Servetifünun neslini anlattığı için bir “nesil romanı”dır. Tezatlar üzerine kurulmuş olan Mai ve Siyah adlı eserinde, “mai” hayalleri, “siyah” ise gerçekleri temsil eder. Böylece hayal-hakikat çatışması, okuyucuyu devrin romantizmden realizme geçiş sancılarıyla bir roman atmosferi içinde yeniden karşılaştırır. Roman, “mai”den “siyah”a yani hayalden gerçeğe dönüşerek ve Siyah Özet…Ahmet Cemil Mülkiye de okur. Babası öldüğü için annesi ve kız kardeşine o bakar. Akşamları, okuldan sonra, kitapçılara polisiye hikayeler çevirir. Aslında edebiyatı sever fakat bu tür işler onu açmaz. Ama geçinebilmek için çalışmak zorundadır. Ayrıca, zengin aile çocuklarına özel dersler verir. Onların türlü kaprisleri, şımarık tavırları kendisini sıkar. Çaresizlik içinde kıvranır. Arkadaşları, Mir’at-ı Şuun gazetesine başvurmasını öğütlerler. Gazeteye bir roman çeviricisi aranmaktadır. Ahmet Cemil, işe başlar, durumu biraz düzelir. Bu arada Mülkiye sınavlarına da girerek okulu bitirir. Amacı edebiyat alanında ün elde etmektir. Bunun için, boş zamanlarında özenle bir esere çalışır. Tatlı hülyalar kurar. Gazetenin başyazarı Ali Şekip ile okuldan arkadaşı Hüseyin Nazmi, onun en sevdiği kişilerdir. Ahmet Cemil, Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi Lamia’yı bir kez görmüş ve gönlünü ona kaptırmıştır. Bir gün gazetenin sahibi ölür. Yerine oğlu Vehbi Efendi geçer. Ahmet Cemil’in kız kardeşi ile evlenir. Sonuç hiç de iç açıcı değildir. Kaba ve bencil bir adam olan Vehbi Efendi sık sık karısını döver. Bir keresinde karnına tekme atar. Karısı hastalanır ve çocuğunu düşürür. Ahmet Cemil dayanamaz, kız kardeşini evine getirir. Ona özenle bakar fakat kadıncağız çok hırpalandığından bir süre sonra ölür. Vehbi Efendi de Ahmet Cemil’i gazeteden koyar. Zengin bir ailenin oğlu olan Hüseyin Nazmi, dışişlerinde iyi bir görev alarak Avrupa’ya gitmeye hazırlanır. Her zaman oturdukları kahvede arkadaşına bu müjdeyi verir. Ayrıca, kız kardeşi Lamia’nın da bir subayla nişanlandığını söyler. Lamia’yı içten içe seven Ahmet Cemil bu habere çok üzülür. Çünkü onunla evlenmeyi tasarlamaktadır. Bütün bu acı olaylar Ahmet Cemil’i sarsar. Yıkılmasına yol açar. Üzerine titrediği eserini bir bunalım anında ocağa atıp yakar. Gereken makamlara başvurarak uzak bir yerde kaymakamlık alır. Annesiyle İstanbul’dan ayrılır…Mai ve Siyah Eseri İncelemesi“… Eser ana çizgileriyle realist olmakla birlikte, asıl kahraman Ahmet Cemil romantiktir. Ahmet Cemil hiç kuşkusuz bir insan olarak tasvir edilmiştir, bu yüzden biraz sönüktür, onun yanındaki öbür insanlara ise, yazar, imtiyazlı bir işlem yapmadığı içindir ki, onlar daha canlıdırlar. … Yazar, romantizmin etkisiyle, kimi yerlerde kendi kişiliğini gizlememiş, hatta bir yerde eserin kahramanına seslenmiştir. Eserin kimi vak’alarında Ahmet Mithat Efendi’nin Felâtun Bey ile Râkım Efendi romanının izleri vardır.” Cevdet Kudret Solok ” Mai ve Siyah’ın belirgin özellikleri şöyle saptanabilir1- Geniş bir yaşam kesitine açılmamasına karşın konuların geçtiği çevre ve insanlar gerçeğe aykırı değildir. Yazar; okul, basımevi, gazete, kitabevlerinden oluşan Babıâli gerçek niteliklerinden saptırmadan vermeye Kişilerin çizimiııde, görünen yönlerinin belirtilmesinden çok, karakterleri ve iç dünyalarının yansıtılması eğilimi ağır Önem verdiği kişileri uzun ruhsal çözümlemeler yaparak yansıtmayı amaçlar. Diyaloga ender olarak rastlanır. Onlar da genellikle uzundur. Doğal konuşma durumlarını Yer yer Halit Ziya Uşaklıgil’in Mensur Şiirleri’nde görülen şairanelik egemen olmasına karşılık betimlemelerde yansıtılmak istenen çevrelerin gerçeğinden Kimi bölümlerde Ahmet Cemil’in uzun konuşmaları dil, üslup, şiir konularında gereksiz görülebilecek bilgilerle donatılmalarına karşın, yazar, romanın akışını bozacak ayrıntılara girmekten 1938’den sonraki basımlarında, dili, yazar tarafından sadeleştirilmeden önce ikili, üçlü tamlamalar pek çoktur.” Şükran KurdakulHalit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah Hakkındaki Görüşleri“O zamanın hayatından, idaresinden, memlekette teneffüs edilen zehirle dolu havadan muzdarip, mariz bir genç, hülâsa devrin bütün hayalperest yeni nesli gibi bir bedbaht tasvir etmek istedim ki ruhunun bütün acılarını haykırsın, coşkun bir delilikle çırpınsın ve bütün emelleri parmaklarının arasından kaçan gölgeler gibi silinip uçunca, o da gidip kendisini ölmek için saklanan biri gibi, karanlık bir köşeye atsın. Bu gençte bir aşk yıldızı, bir de sanat hülyası olacaktı ve bunların arasında bir sarhoş gibi yıkıla yıkıla, o duvardan bu duvara çarpa çarpa geçip gidecek, nihayet bir kovukta sinip can verecekti. Mai hülyalar içinde yaşamak için yaratılmışken siyah bir uçuruma yuvarlanacaktı.” Halit Ziya Uşaklıgil
Merhaba Değerli Ziyaretçilerimiz ;Mai ve Siyah isimli roman Halit Ziya Uşaklıgil tarafından yazılmıştır ve Mili Eğitim Bakanlığı belirlediği 100 Temel Eser içerisinde yerini almıştır...İşte Mai ve Siyah romanının geniş özeti şimdi sizlerle...Romanda Adı Geçen KahramanlarAhmet Cemil Romanın baş kahramanıİkbal Ahmet Cemil’in kızkardeşiSabiha Hanım Ahmet Cemil’in annesiSeher Evin hizmetçisiVehbi Bey İkbal’in kocasıTevfik Bey Vehbi Bey’in babasıHüseyin Nazmi Ahmet Cemil’in çocukluk arkadaşı, yazarLamia Hüseyin Nazmi’nin kızkardeşiAhmet Şevki Bey Gazete yönetim memuruAli Şekip Gazete başyazarıHüseyin Baha Efendi Gazete de imtiyaz sahibiSait Gazete de çalışan yazarSaib Gazete de çalışan diğer yazarRaci Gazete de düzeltme işi yapan yazarNedim Raci’nin oğluMAİ ve SİYAHMir’-at-ı Şuun gazetesinin 10. yılı için yazı kuruluna verilen şölene, gazete yazarı yedi arkadaş katılır. Bunlar Ahmet Cemil, Sait, Raci, Hüseyin Baha, Ahmet Şevki, Saib ve Ali Şekip’den başkası değildir. Ahmet Cemil çocukluk arkadaşı Hüseyin Nazmi Gencine-i Edep başyazarı hakkında yapılan olumsuz eleştirileri kabul etmeyip, arkadaşlarının şiirlerinin yeni bir akıma öncülük ettiğini savunur. Raci başta olmak üzere, şiirdeki bu yenilikler hiç kimse tarafından kabul bitipte herkes dağıldığın da Ahmet Cemil, Tepebaşı’nda Haliç’e bakan bir ağacın altında, mavi bir gökyüzü altın da mavi düşlere dalar. Düşlerin de çok ünlü bir şair olmak, bir gazete veya basımevi sahibi olmak, mutlu bir evlilik ve daha neler neler...Bir yıldan beri basın dünyasının içinde olan Ahmet Cemil, bu camianın bir çok çirkefliğini gören ancak herkes tarafından sevilen bir insandır. Raci hiçbir şey olmamak üzere dünyaya gelen, ancak her şey olmaya çalışan, özelliklede şair olamaya çalışan kıskanç ve kin dolu yazar Ali Şekip alçak gönüllü, az konuşan, bilgili bir kendine özgü bir karakteri olmayıp, başkalarını taklit ederken, Saib gözü kulağı her yerde her şeyden haberdar, zayıf kuru bir memuru Ahmet Şevki Efendi ve İmtiyaz sahibi Hüseyin Baha Efendi temiz yürekli, ortalık karıştırmayan Cemil on dört yaşındayken, dava vekili olan babasının biriktirdiği üç beş kuruşla Süleymaniye’de aldığı evde annesi, kız kardeşi İkbal ve hizmetçileri Seher’le mutludurlar. O vakit yatılı okuyan Ahmet Cemil’in okulu bitirmesine bir yıl en samimi arkadaşı olan Hüseyin Nazmi ile sürekli şiirler okur, tercümeler yaparlar. Hüseyin Nazmi varlıklı bir ailenin vefatından sonra evin geçimini üstlenmek zorunda kalan Ahmet Cemil önce kitabevlerine çeviri yapar ancak eline fazla para Şuun gazetesinde bir romanın tefrika edileceği haberini alan Ahmet Cemil, gazeteye başvurur ve bir hafta içinde bir romanı çevirmesi istenir. Gazeteye girişi böyle sınıfta olan Ahmet Cemil, okul dönüşü sabahlara kadar çeviri yapar, derslerini ihmal eder ve gitgide zayıflar. Üstelik arkadaşı Hüseyin Nazmi ile de pek görüşmezler. Biri gündüzlü, diğeri Cemil bir gün bir basımevi kuracağı ve önemli bir şair olacağı hayalleriyle durmadan çalışır. Üstelik haftada üç gece altı yaşlarında bir çocuğa evinden uzak bir mesafede, ders vermeye bu şartlar altında diplomasını almayı da başarır. Şölenin verildiği gecenin sabahı Ahmet Cemil gazeteye gittiğinde, Raci’nin oğlu ve karısını görür. Raci uzun zamandır sabaha karşı evine sarhoş gelmekte, başka kadınlara takılmaktadır. Kadın çocuğunun geleceğinden endişe gelen Sait’le Saib, Raci’yi bir gece önce bir Alman şarkıcı kadınla gördüklerini söylerler. Bunun üzerine Ahmet Cemil ve Ahmet Şevki oraya gitmeye karar gün işini erken bitiren Ahmet Cemil, Hüseyin Nazmi’ye gider. Kapıda onu küçük kız kardeşi Lamia karşılar. Arkadaşı hakkında yapılan haksız eleştirilerden bahseder ancak Hüseyin Nazmi bunlara pek kulak Cemil’in en büyük hayali insanlığın hayatını anlatan, yeniliklerle dolu bir şiir yazmaktır. Öyle ki bir gülümsemeyle başlasın, bir damla göz yaşıyla sona Cemil’in şiirde olmasını istediği şudurÖrneğin hüzünlü bir parça; Faülün, faülün, faülün ölçüsüyle giderken, mefailiün, failatün, mefailün, failün ölçüsüyle bir duygusallık coşması, sonra; müstef’ilün, müstef’ilün ile bir durgunluk, daha sonra bir ıstırap hıçkırığı gibi tek bir ulün..... tıpkı bir müzik istediği tek düze bir anlatım değil, serbest kafiyeli ama birbirine uygun ve ahenkli bir şiir Nazmi, şiirini bitirdiğinde Ahmet Cemil için evinde bir şölen vereceğini söyler. Daha sonra Lamia’nın çaldığı piyanonun sesleri gelir ve onu dinlemeye Cemil Lamia’yı dinlerken onun bir kız oluşunu, büyüdüğünü hayal eder ve kendisinin karşısına çıkacak kızın kim olacağını düşünür. Küçük konser bitince Ahmet Cemil evden gün, akşamüstü Ahmet Şevki Efendi, onbeş yıldır hiç uğramadığı Beyoğlu’na gitmek istediğini söyler Ahmet Cemil’e. Hem de Raci’yi görebilmek için bir fırsattır bu. Raci’yi hiç sevmeyen bu iki dost, karısına ve oğluna Raci’yi bir eğlence yerine giderken görürler. Onlarda içeri girerler. Burası Almanya’dan, Romanya’dan, Avusturya’dan geçinmek için gelen kadınların çalıştığı, müzikli bir burada şarkıcılık yapan bir Alman kadına deliler gibi aşıktır. Ancak kadından hiç yüz bulamaz, üzüntüden kendini içkiye verir. Raci’nin bu durumu onları çok üzer ve oradan oğlu Nedim artık gazetede çalışmaktadır. Raci’den başka herkes çocuğa güleryüz başlarında bir Cuma günü, Ahmet Şevki Efendi, Ahmet Cemil’le konuşmak ister. Konu kızkardeşi İkbal’le ilgilidir. Basımevi sahibi Tevfik Efendi’nin, oğlu Vehbi Bey’i evlendirmek istediğini, uygun bir kız olup olmadığını, kendisinin de Ahmet Cemil’in kızkardeşi İkbal’i tavsiye ettiğini Cemil bir yandan evde yabancı bir insanın yaşamasından duyacağı rahatsızlıkları düşünürken, bir yandan da kızkardeşinin bu varlıklı insanla evlenerek hayatını kurtaracağını görücülüğe gidilir, beğenilir, ardından da istenir. Kısa süre içinde düğün yapılır. Ahmet Cemil ilk bir hafta hiç eve uğramaz, arkadaşı Hüseyin Nazmi’de kalır. Bir hafta sonra bir akşam yemeğinde aileye katılan Ahmet Cemil, bu evde kendini bir yabancı gibi hisseder ve artık haftada dört gece ders vermeye gider, eve geç vakit gelip, sabah erkenden ay kadar sonra, bir sabah annesi Sabiha Hanım gelir ve ikbal’in gizli gizli ağladığını, mutsuz olduğunu söyler. Ahmet Cemil kızkardeşinin ağzından birşeyler almak ister ama İkbal hiçbirşey belli etmemeye, mutlu görünmeye gün basımevine gittiğinde, Vehbi Bey’in babası Tevfik Bey’in on altı yaşında bir kızla evlendiğini duyar ve çok yılın kışı Ahmet Cemil’in dayanma gücünü tüketen bir sefillik dönemi olur. Bir yandan basımevindeki iş hayatı, bir yandan artık yetişemez olduğu ders vermeler ve evde bir türlü ısınamadığı eniştesi Vehbi Bey. Üstelik bütün gücüyle artık bitirip yayınlatmak istediği şiiri bütün vaktini alır. Nihayet bir haftalık ayıklamadan sonra artık şiiri küçük bir defter halini alır. Sonunda en yakın arkadaşı Hüseyin Nazmi’ye okumak üzere yola çıkar. Yolda bir yıldır hiç görmediği Lamia’ya rastlar. Lamia artık bir genç kız olmuştur. Ona şiirinden bahseder. Yıllardan beri içinde tutuşan özlemlerin, tutkunun, sevginin gerçek sahibini arayan Ahmet Cemil, bu kişinin Lamia olduğunu fark eder ve ona delicesine gece herkes yatmak üzere odasına çekilmek üzereyken kapı çalar ve Vehbi Bey’in babası Tevfik Bey’in felç olduğu haberi Bey daha ertesi sabah, basımevi yönetimine el koyar, hesapları sorar ve çalışanlara çirkin davranışlarda bulunur. Herkesi derin bir kaygı basımevine uğrayan Hüseyin Nazmi,Ahmet Cemil’i alarak evine götürür. Yolda basımevin de olanları anlatan Ahmet Cemil, bir taraftan da Lamia’yı görebilme umudu içindedir. Hüseyin Nazmi, arkadaşının şiir kitabını okuma törenini bir ay sonra yapacağı haberini sabah basımevine girdiğinde, Raci’nin perişan halde olduğu haberini alır Nedim’den. Sevdiği Alman kadından yüz bulamayan Raci, iyice kendini içkiye vermiştir. Üstelik ciğerleri sökülürcesine öksürmekte ve günden güne Bey tarafından yönetimden çıkarılması düşünülen Ali Şekip, eniştesinden gelecek bir miktar parayla bir kağıtçı dükkanı açmak için girişimlere başlamıştır bile. Artık istenmediği yerde kalmak Hüseyin Baha Efendi’dedir. Vehbi Bey onu da bir aylığa bağlayarak yönetimi tümden Ahmet Cemil’in idaresine bırakıp, boş yere çalışanlara para ödememeyi gazete müdürü Hüseyin Baha Efendi’dedir. Vehbi Bey’e göre, Ahmet Cemil, Sait ve Saib gazeteyi pekala yönetebilir, kendisi de memurluğa devam edebilirdi. Ancak kafasın da daha başka planlar Bey bir gün Ahmet Cemil’e, evini ipoteğe vererek kendisiyle ortak olmasını, basımevine bir taş makinesi ve benzinle çalışan bir makine alınarak daha çok kazanabileceklerini, her ay 25 lira ödeyerek evin borcunu ödeyebileceklerini söyler. Çaresiz Vehbi Bey kabul eder. Alınan yeni makineyle gerçekten iyi kazanç sağlanır ve geceleri üç arkadaş Sait, Saib ve Ahmet Cemil sırayla gazetede kalır, orada yer içerler. Artık kitabını tamamlayan Ahmet Cemil, arkadaşı Hüseyin Nazmi’nin Erenköy’deki evinde verdiği şölene, edebiyat dünyasından birkaç kişiyle katılır. Hüseyin Nazmi’nin açılış konuşmasından sonra sıra Ahmet Cemil’in kendi şiirini okumasına Latif Bey, İlhami Efendi, Raci, Süleyman Vahdet Efendi ve Hüseyin Nazmi; Ahmet Cemil’in okumaya başladığı şiiri, biraz kıskançlık, biraz şaşkınlıkla ve büyük bir dikkatle dinlemeye koyulurlar. Ahmet Cemil birara Lamia’nın kapıda belirdiğini görür, o an kanı donar ama belli etmemeye çalışarak okumaya devam bittikten sonra, herkes Ahmet Cemil’i kutlar ve bahçeye çıkılır. Raci, Ahmet Cemil’in kendisini eniştesine kovdurttuğunu ima eder. Ahmet Cemil büyük bir üzüntü duyarak yürürken, Lamia’nın yemek odasına girdiğini görür. Geri dönüp ona sevgisini açmayı düşünür ancak içinde geçen bir gecenin ardından sabaha karşı uyuyabilen Ahmet Cemil, birden defterinin olmadığını görür ve yemek odasın da unutulan defter, uşak tarafından gün ev de İkbal’in ağlama sesini duyan Ahmet Cemil, kardeşinin derdinin ne olduğunu, bir yıldır süren evliliğin de neden mutsuz olduğunu sorar ama hiçbir cevap gelen annesi Sabiha Hanım, İkbal’in hamile olduğunu, Vehbi Bey’in hizmetçi kız Seher’i sıkıştırdığını, Lamia’yı sürekli aşşağılayıp dövdüğünü ve haftada birkaç geceyi yatalak babasının evin de, onun genç karısıyla geçirdiğini Cemil ve annesi; İkbal’i kurtarmanın bir yolunu düşünmeye başlarlar. Eniştesinden artık iyice nefret eden Ahmet Cemil, evi kurtarmak için gazete de çalışmaya devam etmek zorunda olduğunu düşünür. Daha çok çalışacak, evin parasını kurtaracak, Lamia’yla evlenecek ve kızkardeşini bu adamdan ayırarak, ailece yeniden mutlu bir hayat sürecekler. Bu düşünceler içinde Lamia aklına gelir Ahmet Cemil’in, şiir defterini yeniden okumaya başladığın da, en son sayfada Lamia’nın el yazısını görür. “Tebrik ederim....” Artık Lamia’nın da kendisini sevdiğini ümit eder. Sabah uyandığında, söküklerini tamir etmesi bahanesiyle İkbal’i odasına çağıran Ahmet Cemil, kızkardeşiyle azda olsa konuşma fırsatı gittiğinde; önceki akşam okuduğu şiir hakkında, hiç de hoş olmayan eleştirilere arkadaşlarının gülüştüğünü, alay ettiğini görür. Sabah gazetelerde çıkan bu yazının Raci’ye ait olduğunu Şevki Efendi ona, üzülmemesi gerektiğini söylese de, o, bu yazıların herkes tarafından özellikle Lamia tarafından okunacağı düşüncesiyle Şevki Efendi şiirin anlaşılamamasının bu kadar önemli olmadığını, önemli olanın kız kardeşinin sorunu olduğunu söyler. Ahmet Cemil’in basımevinden ayrılamayacağını, makinaların parasını çıkarana kadar çalışarak evi kurtarmasını, sonrada İkbal’i kocasından boşattırabileceğini başına giden Ahmet Cemil, biraz dizgi düzeltme işleri yaparak avunmaya çalışır. O sırada Raci’nin çok kötü bir durumda yattığını öğrenir. Artık Onu bir hastaneye yatırmak gerekir. Her gün biraz daha ölüme yaklaşan Raci, Gureba Hastanesine yatırılır. Akşam evde Vehbi Bey’in, diğer günlere göre daha farklı olduğu gözlenir. Odalarına çekildiğinde, kızkardeşiyle eniştesi arasında ciddi bir tartışma duyulur. Vehbi Bey, gazetelerde Ahmet Cemil hakkında çıkan haberlerin gazetenin onuruna dokunduğunu, bunu İkbal’in ağabeyine söylemesi gerektiğini söyler. İkbal bunu Ahmet Cemil’e çok zorlanarak söyler. Bu; gazeteden kovulduğu anlamına gün gazetede yönetim memuru Ahmet Şevki Efendi, Mir’at-ı Şuun gazetesinde yer alan bir yazıda, başyazarlığın Ahmet Cemil’den alınarak, daha önce üç dört kez kovulan Osman Tayyar’a verildiği haberini Cemil makinaları alıp, kiraya vermek ya da bir basımeviyle ortak olmak, kendisinin de ders vermeye devam edeceğini düşünür ancak beş parasızdır. Üstelik makinaların borcu kendisine aittir. Evi kurtarmak için çaresiz, Vehbi Beyle çalışmak sonraki günlerde basımevine hiç uğramaz, eve geç gelir, erken çıkar, eniştesiyle yüz yüze gelmek istemez. Bu durumdan yararlanan Vehbi Bey, evin geçiminin kendisine yüklendiğini, Ahmet Cemil’in hiçbir işe yaramadığını bahane ederek, içkinin de dozunu kaçırarak İkbal’i daha fazla vermeyeceğini söyleyen Vehbi Bey, evinde bir asalak besleyemeyeceğini söyleyip, kızı durmadan döver. Olanlara daha fazla dayanamayan Ahmet Cemil, Vehbi Bey’i dövmek ister ancak annesi bırakmaz. Eniştesi evden çıkınca İkbal’i görmeye giderler. İkbal böğrüne yediği tekme ile acılar içinde çare yoktur. Annesinin yüzük ve küpelerini Emniyet Sandığı’na rehine bırakıp, aldığı paralarla makinaları, dolayısıyla evi kurtarmak zorundadır. Elindeki paralarla telaşla eve gider. Telaş içinde Ahmet Cemil’i kapıda karşılayan Seher, İkbal’in durmadan kan kaybettiğini düşmüştür. Tekrar doktoru çağırır. İlaçlar alınır. Doktor durumunu pek iyi görmez. Ateşi bir türlü düşürülemeyen İkbal gitgide kötüleşmekte, ateşler için de sayıklamaktadır. Bir gece ağabeyini yanına çağırır ve o geceden sonra Ahmet Cemil kızkardeşini gece gündüz hiç yalnız bir gece İkbal, annesi ve Seher’in kolları arasında çırpınmaya başlar. Ahmet Cemil kardeşini kolları arasına alarak, sımsıkı sarılır ve iki kardeşin kolları son bir kez buluşur. İkbal, ağabeyinin kolları arasında can derin bir yas içinde toprağa verilir. Ahmet Cemil eve döndüğünde kızkardeşinin odasına girip doya doya ağlar. Hayatından yarım yüzyıl geçmiş gibi çökmüş ve yaşlanmıştır Ahmet gün Ali Şekip’in dükkanına giden Ahmet Cemil orada Ahmet Şevki Efendi’yle de karşılaşır. Arkadaşları herkesin başından mutlaka bir kere yas geçtiğini, bu kadar kendisini bırakmaması gerektiğini sırada Raci’nin oğlu Nedim’in gazete sattığını görürler ve Ahmet Cemil hep birlikte Raci’yi ziyarete gitmelerini geçen bir yolculuktan sonra, hastaneye varırlar. Raci’yi küçük bir odada, yatağa büzülmüş, iyice kötüleşmiş bulurlar. Çıkışta doktorlara durumunu sorduklarında pek umut olmadığını Şekip’in dükkanına tekrar döndüklerinde, Ahmet Cemil, Hüseyin Nazmi tarafından yazılıp, cama iliştirilmiş bir not bulur. Hüseyin Nazmi, bu büyük felakete üzüldüğünü ve yasını paylaştığını, kendisine ulaşamadığını, verilecek pek çok haberi olduğunu Cemil bu haberin Lamia ile ilgili olduğunu düşünür. “Lamia’da beni sevdiğini ağabeyine söyledi ve evlenmek istediğini mi belirtti acaba? ” Bu düşünce ile akşamı zor arkadaşının köşküne gider ve büyük bir merakla, vereceği haberleri söylemesini ister. Hüseyin Nazmi, Avrupa’da herhangi bir başkente atanmak üzere olduğunu ve bu arada Lamia’yı bir subayla evlendireceklerini söyleyerek, bu gencin bir resmini de Cemil’in bütün hayalleri yıkılmıştır. Keşke daha erken davranıp Lamia’yı kendisine isteseydi. Ama evlenmek için yeterince kazancı olmadığı için, bunu yıkımın ardından, sabah erkenden kardeşinin mezarına gider ve orada kardeşi gibi kendisinin de umutsuzluğuna Raci’nin karısıyla karşılaşır. Kadın, oğlu Nedim’in geleceği için, babasından kalan hisse senetlerini bozdurarak, Raci’nin tedavi masraflarını karşılamak ister. Ahmet Cemil; kadınların neden bu kadar bağışlayan ve bu kadar yüce varlıklar olduğunu düşünür. Demek ki; eğer yaşasaydı, İkbal de kocasını Caddesi’ni çıkarken, uzun zamandır hiç görmediği Vehbi Bey’le karşılaşan Ahmet Cemil, kendine alaycı bir gülümseme atan Vehbi Bey’in suratına olanca gücüyle, bütün intikamını alırcasına bir yumruk rahatlamıştır. Ali Şekip’in dükkanına girer. Orada, Hüseyin Baha Efendiyle, Vehbi Bey’in kapıştığını öğrenir. Vehbi Bey artık aylığını ödemek istemez. Çünkü gazete haciz altındadır ve belki de kapatılacaktır. Ahmet Cemil, az önce attığı yumruğun verdiği memnuniyetle evine Cemil, babasının ölümünün üzerinden geçen şu beş yılda, çok büyük hayaller peşinde koşup, en büyük acıları yaşamıştır. Artık Lamia da yoktur, İkbal zamanlar bütün umudunu bağladığı eserini, şiir defterini eline alır. Okumak içinden kırmak istediği bir düşman gibi defteri elinde sıkar ve sayfaları rastgele yırtarak sobada yapması gerektiğine karar verir. O da çok uzaklara gidecektir, Hüseyin Nazmi gibi. Birden aklına, bir gün arkadaşlarıyla Taksim Bahçesi’nde ellerine aldıkları şiir kitabından okudukları bir parça gelir. ”Mezarlığım başka bir hayat gürültüsünün ve kavgasının mahvolmuş kuvvetleriyle dolu; ama daha ölümlerinin bir birini izlemesi bitmiş olmadı.” O zaman yüzüne son bir umutsuzluk direnişinin dayanma gücü gelir. Diplomasını alır eline. Bununla vilayetlerden birine gidecektir. Annesine düşüncelerini söyler. Sabiha Hanım, çaresiz, çok uzaklara gitme fikrini kabul ayrılacak sandala binmek üzereyken, Hüseyin Nazmi ile karşılaşır. Arkadaşı Avrupa’ya, kendisi ise herşeyden uzak olmak için; çok uzak ve her tarafı çöllerle kaplı bir vilayeti seçmiştir. Bir saat sonra Loyd gemisi, Ahmet Cemil’i, annesini ve Seher’i, Kızıldeniz’e götürmek üzere yola ile Seher’i yerlerine yerleştirdikten sonra yukarı çıkan Ahmet Cemil, güverte de bütün hayatının muhasebesini yapar. Bu siyah bir gecedir. Birden aklına Tepebaşı Bahçesi’nde, Haliç’e bakarak seyrettiği mavi gece ile yıldızlardan oluşan elmas yağmuru önünde o mavi gece ile bu siyah gece karşı karşıya gelir. MAVİ ve vakit denize bakar. Siyah bir deniz. Bu siyahlığın içine atlamak ve derinliklerine gitmek ister. Dalgalar onu çağırır gibidir. Ancak o derinliklere girdiğinde huzura kavuşacağını bir karar atılımı, küçük bir hareketle vücudunu denizin derinliklerine bırakmayı düşünürken bir sesle irkilir. Annesi yanı başında, neden yalnız oturduğunu sorar. Annesine geleceğini söyleyerek, bu siyah geceden ayrılarak, annesini izler.~SONRomanın Biçimsel İncelemesi Halit Ziya’nın Mai ve Siyah’ı, onun “İstanbul Dönemi” romanlarının ilkidir. Kent soylu romantik aydın Ahmet Cemil’in düşleri ve düş kırıklıkları anlatılan romanın çıkış noktası kahramanların yaşadıkları çevre, giyim kuşamları, davranış biçimleri, ruhsal durumları, çoğu zaman birbiriyle ilişkili olarak ve ayrıntılı biçimde yüzyıl İstanbul’unun semtler, kişiler, gelenek ve görenekler bakımından kimi gerçek çizgileri ve görüntüleri, eserde başarılı bir biçimde yerini Ahmet Cemil’in iç dünyasından çok, iç dünyası sergilenmekte, diğer kahramanların da ruh tahlilleri, duygu ve düşünce betimleri, fazlaca yer Ait ÖzelliklerRomanın adı simgeseldir. Mai, romanın kahramanı, Ahmet Cemil’in umutlarını ve düşlerini, siyah, bu umutlarının ve fantezilerinin kırılışını simgeler. Roman; mavi ve siyah arasında bocalayan, ikilem içinde kalan, mücadele eden ve bu mücadeleden yenik çıkan Ahmet Cemil’in yaşamından bir bölümü gerek baş kahramanın canlandırılışında, gerek betimlemelerin şiirsel yapısında da romantizmin etkisi görülür. Ayrıca Servet-i Fünun Topluluğu sanat anlayışının da etkisi Hakkındaki EleştirilerYazar, zaman zaman romancılık yönünü unutarak yada bunu yana iterek, bir edebiyat tarihçesi, bir eleştirmen gibi davranmakta, o yıllarda yenilikçi Servet-i Fünun Edebiyatı’nın karşıtı olan tutuculara karşı, kendi topluluklarının şiir ve roman anlayışının bir tür savunmasını yapmaktadır. Bu hal kimi zaman bilimsel bir edebiyat dersi niteliğinde, kimi zamanda Ahmet Cemil’le romanın olumsuz kahramanlarından Raci arasındaki tartışmalarda kendisini göstermektedir.
Mai ve Siyah Kısa Özet Mai ve Siyah Kitabını Satın Alınırken Dikkat Edilmesi Gereken Şeyler Nelerdir? Mai ve Siyah kitabı, yazar, öğretmen, memur, çevirmen Halit Ziya Uşaklıgil tarafından kaleme alınmıştır. Roman Servet-i Fünun neslinin romanıdır. Romanda olaylar merkezinde Ahmet Cemil olmak üzere, Mir’at-ı Şu?n gazetesi ve bu gazetenin basıldığı matbaa çevresinde geçmektedir. Mai ve Siyah konu olarak Yazı hayatına atılmak isteyen Ahmet Cemil’in hayalleri ve ideallerinin hayatın soğuk gerçekleriyle karşılaştıktan sonra yıkılışını ele almaktadır. Mai ve Siyah romanı, Servet-i Fünun edebiyatının temel konusu olan hayal-hakikat çatışmasını işlemiştir. Romanın ismi de bu çatışmayı temsilen Mai ve Siyah şeklinde seçilmiştir. Romanın başkarakteri, Süleymaniye’de babadan kalma evinde annesi Sabiha Hanım, kız kardeşi İkbal ve yardımcıları Seher ile birlikte yaşayan Ahmet Cemil’dir. Ahmet Cemil, Servet-i Fünun neslinin temsilcisi olarak mai hayaller kurar fakat bu hayalleri karanlık gerçeklerle sonuçlanır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur.”, “Bizde asıl romancılık Halid Ziya ile başlar. Bu geleneğin memlekette kazanacağı her zaferde onun payı olacaktır.”, “Mai ve Siyah, bir hayal kırıklığı romanıdır. Bu kitap için Türkiye’de nesli namına konuşan ilk eserdir, denebilir.” sözleriyle anlattığı büyük yazar Halit Ziya Uşaklıgil 1865, İstanbul Eyüp-27 Mart 1945, İstanbul İstanbul devresinde kaleme aldığı, olgunluk dönemi eserlerinden olan Mai ve Siyah romanında, çeşitli kesimlere mensup gençlerin yaşamlarını, hayallerini ve hayal kırıklıklarını anlatmıştır. Halit Ziya Uşaklıgil’in ilk edebi eseri, mensur şiir biçiminde kaleme aldığı “Aşkımın Mezarı” Tercüm?n-ı Hak?kat’te yayınlanmıştır. Mai ve Siyah Kitabının Fiyatı Nedir ve Nasıl Belirlenir? Mai ve Siyah kitabının fiyat aralığı 7 TL ve özel baskılar dahil 40TL arasında değişmektedir. Mai ve Siyah kitabının fiyatını belirleyen faktörler aşağıda listelenmiştir Yayıncının büyüklüğü Kitabın amaçlandığı pazar Yayın tarihi Kitaplarda kullanılacak olan malzemeler Yazar, illüstratör veya yazar-ressamın şöhreti Kitabın pazarlanması Kitabın sayfa sayısı Mai ve Siyah Kitabının Yazarı Kimdir? Mai ve Siyah kitabını Halit Ziya Uşaklıgil yazmıştır. Halit Ziya Uşaklıgil, aslen Uşaklı olan ve İzmir’e yerleşmelerinin ardından Uşak?zadeler adıyla tanınan İzmir’in eski, köklü ve zengin bir ailesine mensuptur. 1961 yılında babasının halı dükkânı açmak için gittiği İstanbul’da Eyüp Balcılar yokuşunda dünyaya gelmiştir. Ailesi halı ticaretiyle uğraşmıştır. Dedesi Hacı Ali Efendi, İzmir’in yanı sıra Avrupa ticaret çevrelerince de tanınan büyük bir halı tüccarıdır. Babası Halit Efendi, ticaretle uğraşan, Batı hayat şeklini bilen, tasavvuf kültürüne ve edebiyatına yakınlık duyan birisidir. Mevl?na ve Hafız’ın sadık bir okuyucusudur. Annesi Behiye Hanım, soy itibariyle Kayseri’nin “Hacı Bey Ailesi” olarak bilinen, eski ve köklü bir ailesine mensuptur. Eğitim hayatına Mercan’daki bir mahalle mektebine başlamıştır. 93 Harbi’nin sebep olduğu felaketler ailesinin halı ticareti işini de etkilemiştir. Aile, 1878 yılının Mart ayında İstanbul’dan İzmir’e geri dönmüştür. Ermeni Katolik rahiplerinin idare ettiği, Fransızca eğitim veren Mekitarist Mektebi’nden 1883 yılında mezun olmuştur. Bu okuldaki hocalarının tavsiyeleriyle Batı’nın büyük yazarlarıyla tanışmıştır. Realist ve natüralist romancıları tanışmıştır. Okulu bitirdikten sonra özel hocalardan aldığı İngilizce, Almanca, Türk müziği dersleri sayesinde Halit Ziya Uşaklıgil, genç yaşta geniş bir entelektüel birikime sahip olmuştur. Çeşitli yayın organlarında çalışmış, gazete ve dergilerde yazılar yazmış, hikâye, roman, deneme, tiyatro, incelme ve anı türlerinde eserler vermiş, öğretmenlik ve memurluk yapmıştır. Halit Ziya Uşaklıgil’in altmış yıl devam eden yazı hayatında kitap halindeki eserlerinin sayısı, ölümünden sonra yayınlananlarla birlikte altmış dokuzu bulmuştur. Yazarın yayınlanan sekiz adet romanına bir bütün olarak bakıldığında, bireylerin mutsuzluk problemlerinin ele alındığı görülmektedir. Romanlarda ele alınan kişiler, çoğunlukla varlıklı, kültürlü, sanatkâr yaradılışlı, zarif, Batılı değerlere inanan, ancak hayat karşısında güçsüz kişilerdir. Halit Ziya Uşaklıgil, aynı zamanda çok başarılı bir küçük hikâye yazarıdır. Küçük hikâyelerinin sayısı 125’i bulmuştur. Yazar, kahramanlarının iç dünyalarını tahlil etmeyi, onları kendi çevreleri içinde göstermeyi esas almıştır. Sanatkârane ve zarif bir üslupla eserlerini kaleme almıştır. Yazıları Servet-i Fünun, İkdam, Mektep, Peyam-ı Sabah gibi İstanbul’un önde gelen gazete ve dergilerinde yayınlanan yazar, oğlu Halil Vedat’ın trajik ölümünün ardından yaşamla arasındaki bağları koparmıştır. Tedaviyi reddettiği uzun bir hastalık döneminin ardından 27 Mart 1945 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Bakırköy Mezarlığı’nda aile kabristanına defnedilmiştir. Mai ve Siyah Kitabının Sayfa Sayısı Kaçtır? Mai ve Siyah kitabı 360 sayfadan oluşmaktadır. Yayınevine ve özel baskısına göre sayfa sayısında değişiklikler olmaktadır. Mai ve Siyah Kitabının Türü Nedir? Servet-i Fünun döneminin en ünlü yazarlarından biri olan Halit Ziya Uşaklıgil’in eseri Servet-i Fünun neslinin romanıdır. Neslinin edebi şöhrete kavuşma arzusunu, basın hayatının gerçek yüzünü, gerçekleşmeyen hayallerin insanda yarattığı üzüntüyü anlatmaktadır. Mai ve Siyah Kitabının Konusu Nedir? Mai ve Siyah, Süleymaniye’deki babadan kalma mütevazı evlerinde kız kardeşi İkbal ve annesi Sabiha Hanım ile birlikte yaşayan Ahmet Cemil’in şair olma arzusunu ve bu arzusunun hayal kırıklığı ile sonuçlanmasını konu edinmiştir. Romanda hayatta hayallerinin izinden gitmeye çalışan Ahmet Cemil’in kısa zamanda hayatın soğuk gerçekleri ile karşılaşmasına tanıklık ederiz. Mai ve Siyah Kitabının Karakterleri Kimlerdir? Mai ve Siyah Romanın karakterleri aşağıda listelenmiştir. Ahmet Cemil Romanın başkarakteridir. Olaylar Ahmet Cemil’in etrafında şekillenmiştir. İyi eğitimli, hayalci, içe kapanık bir karaktere sahiptir. Edebiyata oldukça ilgili ve edebiyat hakkında bilgi sahibi olan Ahmet Cemil’in en büyük arzusu tanınmış bir edebiyatçı olmaktır. İkbal Ahmet Cemil’in kız kardeşidir. Mutsuz bir evlilik yapmıştır. Kocasında sert bir tekme darbesi yemesinin ardından çocuğunu düşürmüş ve vefat etmiştir. Vehbi Bey Küstah, sorumsuz, ahlaksız bir adamdır. Ahmet Cemil’in eniştesi, İkbal’in kocasıdır. Karısına çok kötü davranır, evin hizmetçisi Seher’i taciz eder ve Ahmet Cemil’i kandırarak babasından kalan evi ipotek ettirir. Hüseyin Nazmi Ahmet Cemil’in en yakın arkadaşıdır. Batı kaynaklı yeni şiirin savunucularındandır. Zengin bir aileye mensuptur. Zengin bir kütüphaneye sahiptir. L?mia Ahmet Cemil’in yakın arkadaşı Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşidir. Piyano çalan kültürlü bir genç kızdır. Ahmet Cemil bu kıza platonik bir aşk duymaktadır. Seher Ahmet Cemil’in ailesinin hizmetçisidir. Namuslu, saygılı bir genç kızdır. Ailenin hizmetçisinden çok bir parçası gibidir. Raci Mir’at-ı Şu?n gazetesinin yazarı, Ahmet Cemil’in aksine eski şiiri savunan, sürekli sarhoş bir halde gezen, ailesi ile ilgilenmeyen bir şairdir. Ahmet Cemil’i kıskanır ve onu sürekli karalamaya çalışmaktadır. Ali Şekip Mir’at-ı Şu?n gazetesini en bilgili yazarıdır. Mütevazı bir kişiliğe sahiptir. Gazeteden kovulmasının ardından kâğıt dükkânı açarak esnaflığa başlamıştır. Mai ve Siyah Kitabı Kimler İçin Uygundur? Mai ve Siyah romanının hem günümüz Türkçesine uygun sadeleştirilmiş biçimi hem de sadeleştirilmemiş biçimi bulunmaktadır. Bu da romanı her yaş gurubuna uygun hâle getirmiştir. Tüm edebiyatseverler için uygundur. Mai ve Siyah romanını okuyabilecek yaş gurupları aşağıda listelenmiştir. 18-22 yaş arası 25-34 yaş arası 35-44 yaş arası 45-54 yaş arası 55-64 yaş arasıdır. Mai ve Siyah Kitabı Kişisel Gelişime Nasıl Katkı Sağlar? Mai ve Siyah romanı yazıldığı dönemin gençliğini ve edebi çevrenin durumunu yansıtmaktadır. Servet-i Fünun edebiyat anlayışını da en iyi yansıtan eserlerdendir. Mai ve Siyah romanının kişisel gelişime katkıları aşağıda listelenmiştir. Mai ve Siyah kitabı Servet-i Fünun edebiyatının roman anlayışını kavramayı sağlar. Mai ve Siyah kitabı eserin yazıldığı dönemin edebiyat çevrelerinin durumunu anlamayı sağlar. Mai ve Siyah kitabı hafızayı güçlendirir. Mai ve Siyah kitabı hayal gücünün gelişmesine katkı sağlar. Mai ve Siyah kitabı okurların empati kurma kabiliyetini geliştirir. Mai ve Siyah Kitabı İçin Kapak Fotoğrafı Nasıl Çizilir ? Bilgilenme ve kültürel gelişme aracı olan kitap, günümüz iletişim ve bilgi çağında hem görsel hem içerik alanı içinde sayfa düzeni, kapak tasarımı ile bir sanat yapıtı ve yazar ile okur arasında ilk iletişimi sağlayan kaynaktır. Kitap kapağı, içeriğindeki mesajı görsel iletişim yoluyla hedef kitleye duyurma işlevini, estetik nitelikleriyle birlikte, resim ve yazıyı birbirini tamamlayan bir düzenleme içinde önem arz etmektedir. Kitap kapağı, yazar ile okur arasındaki mühim bir köprüdür. Kapak fotoğrafları aynı zamanda içerikteki espriyi, konunun anlamını ve dinamizmini görsel açıdan güzel bir görünüm içinde yansıtmalıdır. Çünkü kitap tüketiciye yani okura sunulmak üzere, kapağıyla paketlenmiş bir nesne durumundadır. Kitap kapağı ile kendisinin reklamını yapar ve kitap ile okuyucunun arasında bağ kurmasını sağlar. İllüstrasyon, grafik tasarım içinde önemli bir yere sahiptir. İllüstrasyon bilgiyi bazen tasvir etmek, bazen yorumlamak bazen de belgelemek için kullanılmaktadır. Kitap kapağı illüstrasyonları yayın illüstrasyonlarına girer. Yayın illüstrasyonları; gazete, dergi, kitap ve ansiklopedilerdeki makale, haber, öykü, roman, şiir ve açıklamalara eşlik eder. Yayın sektöründe çalışan bir illüstratör, üzerinde çalışacağı metnin içeriği hakkında bilgi ve görüş sahibi olmalı, metindeki mesaj ve duyguyu resim diline aktarabilmelidir. Yayın illüstrasyonu içinde en rahat ve esnek çalışabilecek alan çocuk öykü kitaplarıdır. İllüstratör, metne estetik ve fantastik destek vermek için kendi yorumunu katabilir. Milli Eğitim Bakanlığı 1984 kitabı için kapak fotoğrafının çizilme aşamaları aşağıda listelenmiştir. Eskiz hazırlama Eskiz hazırlamak kitap kapak fotoğrafı için ön çalışma aşamasıdır. Kapakta kullanılacak resmin konusuna karar verilir. Görsellerin yüzey üzerinde kullanılacak alan belirlenir. Görseller okuyucu kitlesine göre belirlenir. Görsellerin kitabın içeriği ile uygun olması kontrol edilir. Boyama teknikleri ile çalışma sonlandırılır. Mai ve Siyah Kitabı İçin Kullanılan Malzemeler Nelerdir? Mai ve Siyah kitabı için kullanılan malzemeler ve bu malzemeler kullanılırken dikkat edilmesi gerekenler aşağıda listelenmiştir. Bir cilt, birbirine bağlı yaprak kümesidir. Her kitap bir cilttir ve ciltlere bölünmektedir. Cildi sağlam, dayanıklı olmalı ve sayfalar dağılmamalıdır. Sayfaları kalın, temizlenebilir, kullanışlı olmalıdır. Kapak resimleri kitabın konusuyla ilgili, canlı ve çekici olmalıdır. Kitabın kâğıdı olabildiğince sağlam ve en az ikinci hamurdan olmalıdır. Mat renkli kâğıda öncelik verilmelidir. Mai ve Siyah Benzeri, Roman Türündeki Diğer Eserler Nelerdir? Mai ve Siyah benzeri, roman türündeki diğer eserler aşağıda listelenmiştir. Aşk-ı Memnu - Halit Ziya Uşaklıgil Eylül - Mehmet Rauf Kırık Hayatlar - Halit Ziya Uşaklıgil Nesl-i Ahir - Halit Ziya Uşaklıgil Genç Kız Kalbi - Mehmet Rauf Hayal İçinde - Hüseyin Cahit Yalçın Halas - Mehmet Rauf Böğürtlen - Mehmet Rauf Define - Mehmet Rauf Serap - Mehmet Rauf Kan Damlası - Mehmet Rauf Karanfil ve Yasemin - Mehmet Rauf Halit Ziya Uşaklıgil Benzeri Yazarlar Kimlerdir? Halit Ziya Uşaklıgil benzeri yazarlar aşağıda listelenmiştir. Mehmet Rauf Hüseyin Cahit Yalçın Tevfik Fikret Ahmet Hikmet Müftüoğlu Süleyman Nazif Ali Ekrem Bolayır Faik Ali Ozansoy İsmail Safa Ahmed Raşit Rey Hüseyin S?ret Özseven Hüseyin Rahmi Gürpınar Ahmet Rasim Cenap Şahabettin
mai ve siyah özet uzun