Bu durum, İbn Teymiyye’nin itikadi görüşlerini ve tevhit anlayışını tahlil etmeyi gerekli kılmıştır. İslam’da Tevhit Tasavvuru. Bölünmeyi kabul etmeyen varlıklara “tek” denir. Allah Teala da zât, sıfat ve fiillerinde “tek”tir. İslam dini, O’nun bir olduğunu kabul etme esası üzerine ibtina etmiştir.
Tarikat ehli, rabıtayı ayet ve hadise dayandırmaya çalışmaktadır. Onlara göre, " sadıklarla birlikte olun " (Tevbe, 119) gibi ayetler ve " kişi sevdiğiyle beraberdir " (Buharî, Edeb; 96; Muslim, Birr, 165; Tirmizî, Zuhd, 50) gibi hadisler, rabıtanın caiz olduğunu göstermektedir.
Fatırsuresi Cübbeli Ahmet Hoca videomuzda fatır suresi dinleyerek, fatır suresi arapça ve türkçe meali okuyarak, fatır suresi meali ve, fatır suresi anlamın
ARŞİVLEDİKLERİM.15**İslam: Bir Din ve İdeolojidir. Bugün. MODERN İNSANIN AÇMAZI. Felsefecilerin antroposentrizm diye tanımladıkları evrenin merkezinde insan vardır anlayışı bireyin evrenin merkezine tamamen kendini yerleştirmesiyle son bulmuştur. Artık evrenin merkezinde kendisi vardır ve o bir ilahtır.
5 Vakit Namazdan Sonra Fâtiha, Ayet-el Kürsi, Şehidallâhu, Kulillâhümme Okumanın Fazileti Cübbeli Ahmet Hoca Dualarım, Syf. 128-129-130 AYET-İ CELİLELERİN DUA İLE BİRLİKTE OKUNUŞU E ûz u bill â hi mineş-şeytânirracîm.
Kuran bu konuda diyor ki: “Başınıza ne musibet gelirse, kendi elinizle işledikleriniz yüzündendir.” (Şûra, 42/30) “ALLAH BABA KIZAR!”. Allah’a baba ve oğul isnadı yapılmaz, caiz de değildir, mümkün de değildir. Böyle bir sözü, bir Müslüman söylememelidir. Çünkü mesele doğrudan doğruya Allah’ın birliği
u713tp. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Eve lem yesîrû fî-l-ardi feyenzurû keyfe kâne âkibetu-lleżîne min kablihim vekânû eşedde minhum kuvvetenc vemâ kânaAllâhu liyu’cizehu min şey-in fî-ssemâvâti velâ fî-l-ardic innehu kâne alîmen kadîrânYeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonucu ne olmuş, görmezler mi? Ve onlar, bunlardan daha güçlü, daha kuvvetliydi ve Allah'ı aciz bırakamaz hiçbir şey, ister göklerde olsun, ister yeryüzünde; şüphe yok ki o, her şeyi bilir, onun her şeye gücü yeter.Bunlar Yeryüzünde hiç gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden önceki kavimlerin sonlarının nasıl olduğunu görsünler! Ki onlar bunlardan her bakımdan daha güçlü idiler. İşte o geçmiş medeniyetlerin ve milletlerin şu harabelerine baksınlar da Ne göklerde, ne de yerde Allah’ı aciz bırakacak hiçbir şey olmadığını anlasınlar. O her şeyi hakkı ile Bilen ve istediğini yapmaya gücü yetendir her şeye Kâdir olandır.Bunlar, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmek için, yeryüzünde hiç gezip dolaşmadılar mı? Halbuki onlar, bunlardan her yönde daha güçlü idiler. Ne göklerde, ne yerde hiç kimse ve hiçbir şey, Allah'a karşı gelemez, O'nun elinden kaçıp kurtulamaz. Çünkü Allah herşeyi bilen ve herşeye güç yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Kendilerinden öncekilerin, boylarınca günaha, isyana, küfre batmış milletlerin, âkıbetlerinin nasıl olduğuna ibret nazarıyla bakmadılar mı? İncelemediler mi? Halbuki onlar, bunlardan daha kuvvetliydiler. Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah'ı âciz bırakamaz, koyduğu kanunların dışına çıkarak cezayı bertaraf edemezler. Her şeyi bilen, kanunlar koyup uygulayan, daima gücünü kudretini kullanan dolaşıp da, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha güçlü idiler. Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah'ı aciz bırakamaz. Muhakkak ki O bilendir, güç gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler; üstelik onlar kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Şüphesiz O, bilendir, güç yüzünde gezip de ibret gözü ile bir bakmadılar mı, kendilerinden evvelkilerin akıbeti nasıl olmuş? Halbuki evvelkiler, onlardan daha kuvvetli idiler. Ne göklerde, ne de yerde hiç bir şey Allah'ı âciz bırakamaz. Çünkü O, Alîm'dir= her şeyi bilir, Kadîr'dir= her şeye gücü dolaşıp onlardan öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Hâlbuki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler. Fakat ne göklerde ne de yerde hiçbir şey Allah’ı aciz bırakacak O’ndan kurtulacak değildir. Çünkü Allah her şeyi bilendir, her şeye gücü öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmek için yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı? Onlar, kendilerinden daha güçlü idiler. Göklerde ve yerde Allah'ı âciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Şüphesiz O, her şeyi bilir; her şeye gücü gezerek, kendilerinden önce, geçmiş bulunanların —daha kuvvetli oldukları halde— sonlarını görmezler mi? Göklerde, yerde hiçbir nesne Allahı âciz kılamaz, O bilgindir, O'nun gücü yetişirYeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmazlar mı? Oysa onlar, kendilerinden daha da kuvvetli idiler. Göklerde ve yerde olan hiçbir şey, Allah'ı âciz bırakamaz. Hiç kuşkusuz O, her şeyi hakkıyla bilendir, gücü her şeye üzerinde seyahat itmiyorlar mı? Kendilerinden evvelkiler kendilerinden daha güçli kuvvetli oldukları halde ne hâle uğradıklarını görmüyorlar mı? Semâvât ve arzda hiç bir şey Allâh’ın kudretini tenkîs idemez Allâh ’âlim ve gezip, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmezler mi? Onlar, kendilerinden daha kuvvetliydiler. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakabilecek yoktur. Şüphesiz O bilendir, Kadir dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Oysa onlar kendilerinden daha da kuvvetli idiler. Göklerdeki ve yerdeki hiçbir şey, Allah’ı âciz bırakacak değildir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Halbuki onlar, bunlardan daha güçlü idiler. Ne göklerde ne de yerde Allah'ı âciz bırakacak bir güç vardır. O, bilendir, öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmak için yeryüzünü dolaşmadılar mı? Onlar kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde hiç bir şey ALLAH'ı aciz bırakamaz. O, Bilendir, gezip bir bakmadılar mı, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş? Halbuki onlar, bunlardan daha kuvvetliydiler. Ne göklerde ve ne de yerde hiçbir şey Allah'ı aciz bırakamaz. Çünkü o her şeyi bilendir, her şeye kâdir Yer yüzünde gezip bir bakmadılarda mı? Kendilerinden evvelkilerin akıbeti nasıl olmuş? Halbuki onlar onlardan daha kuvvetli idiler, Allah, ne Göklerde ne Yerde hiç bir şeyin onu âciz bırakmasına imkân-ü ihtimal yoktur. O hiç şübhesiz alîm bir kadîr bulunuyorYeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerinin sonları nasıl olmuş, bir bakmadılar mı? Oysaki onlar, güç olarak kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. O, Her Şeyi Bilen'dir, Her Şeye Gücü Yeten' kendilerinden öncekilerin akıbeti nice olmuşdur, görmeleri için yer yüzün de gezib dolaşmadılar mı? Halbuki o öncekiler kuvvetçe bunlardan daha şiddetli idiler. Ne göklerde, ne yerde hiçbir şey Allâhı âciz bırakamaz. Şübhesiz ki O, hakkıyle bilendir, her şey'e hakkıyle kaadirdir.Bunlar yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin âkıbeti nasıl olmuş, baksınlar! Hâlbuki onlar kendilerinden kuvvetçe daha şiddetli idiler. Ne göklerde, ne de yerde hiçbir şeyin Allah'ı âciz bırakması mümkün değildir. Şübhesiz ki O, Alîm herşeyi bilendir, Kadîr herşeye gücü yeten yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Kendilerinden daha önce yaşamış, güçlü ve onlardan daha kuvvetli olanların sonları nasıl olmuş, bakmıyorlar mı? Göklerde ve yerde Allah’ı aciz durumda bırakabilecek hiç kimse yoktur. Çünkü O, her şeyi bilen ve her şeyin planını kendisine ait ölçülere göre yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonu nice oldu, bir görmüyorlar mı? Oysaki öncekiler kendilerinden daha güclü kimseler idiler. Ne yerlerde, ne de göklerde Allah’ı işinden alıkoyacak hiçbir varlık yoktur. Çünkü Allah bilicidir, güc yeryüzünde gezip kendilerinden evvel gelenlerin uğradıkları akıbeti görmüyorlar mı? Onlar ise kendilerinden daha kuvvetliydiler. Ne gökte, ne yerde Allah/ı hiçbir şey âciz kılamaz. Çünkü O hakkıyle âlim, tamamıyle yeryüzünü gezip dolaşarak kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bir bakmadılar mı? Hâlbuki onlar kendilerinden çok daha güçlü idiler. Göklerde ve yerde Allah’ı âciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Muhakkak ki O, Alîm ve Kadîr öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler diye yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Üstelik onlar, kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlü idiler. Göklerde de yerde de Allah'ı aciz bırakacak hiç bir şey yoktur. Hiç şüphesiz O, bilendir, güç hiç yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden öncekizâlim toplumların, medeniyetlerin sonu nice olmuş, görmüyorlar mı? Üstelik onlar, kendilerinden daha bilgili, daha gelişmiş ve daha güçlüydüler. Fakat yine de cezalarını çekmekten kurtulamadılar! Öyle ya, ne göklerde, ne de yeryüzünde hiçbir şey Allah’ın irâdesine karşı koyamazdı! Çünkü O, sonsuz ilim ve kudret sahibidir. Bununla birlikte O, yeterince fırsat vermeden hiç kimseyi cezalandırmazYeryüzü’nde gezip dolaşmadılar mı? Bir baksınlar, kendilerinden Öncekiler’in sonu nasıl oldu? Kuvvet bakımından kendilerinden daha şiddetliydiler. Ne Gökler’de, ne Yer’de Allah’ı aciz bırakacak hiçbir güç yoktur. O, kadîr alîm gezip de kendilerinden önceki milletlerin akıbeti n'olmuş görmediler mi hiç? Onlar bunlardan da güçlü idiler. Gökte ve yerde hiçbir şey Allah’ı yıldıramaz. Çünkü Allah, her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilme gücüne yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmüyorlar mı? Öncekilerden bazıları bunlardan daha güçlüydü. İnkâr edenler hangi çağda olursa olsun, göklerde, yerde Allah’ı aciz bırakamazlar. Onlar gökte ve yeryüzünde ancak yasalarımıza uymak zorundadırlar. Yasalarımızdan bazılarını öğrenip çıkarlarına göre kullanmaya başladıklarında güçlendik mi sanıyorlar? Gerekirse onların bilmediği yerden yasalarımızı çevirir onları yok ederiz. Hiç düşünmüyorlar mı? Onlar unutmasın ki; Rabbin her şeyi bilendir, her yarattığı varlıktan çok daha güçlü olan [*] öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmek için yeryüzünde hiç mi dolaşmadılar? [*]Göklerde de yerde de Allah’ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. [*] Şüphesiz ki O bilendir, gücü mesajlar Rûm 309; Mü’min 4021, 82; Zuhruf 438; Muhammed 4713; Kâf 5036 İbret almak için yeryüzünde gezip dolaşmayla ilgili benzer mesajl... Devamı..O kâfirler, yeryüzünde gezip dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının ne olduğunu hiç görmüyorlar mı? Hâlbuki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler. Göklerde de yerde de Allah’ı âciz bırakabilecek hiç bir şey yoktur. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, her şeye güç hiç yeryüzünde dolaşıp kendilerinden daha güçlü önceki [hakikat inkarcı]larının uğradıkları âkibeti görmezler mi? Ve [görmezler mi] göklerde ve yerdeki hiçbir şey Allah’ın [iradesine] karşı gelemez, çünkü O, her şeyi bilendir ve gücünde yeryüzünde dolaşıp kendilerinden önceki kavimlerin akıbetinin nasıl olduğunu düşünüp ibret almıyorlar mı? Oysa onlar kendilerinden çok daha güçlü idiler. Unutmayın ki Allah’ı göklerde ve yerde aciz bırakacak hiçbir güç yoktur. Çünkü O, her şeyi bilendir ve her şeye güç yetirendir. 30/9, 40/82Şimdi onlar hiç yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden öncekilerin nasıl bir akıbete uğradığını görmediler mi? Oysa onların gücü bunlardan daha üstündü. Nitekim ne göklerde ne de yerde, hiçbir şeyin Allah’ı âciz bırakma imkân ve ihtimali yoktur çünkü O her şeyi bilir, üstün ve yüce kudret hiç dolaşıp da bakmazlar mı ki, kendilerinden evvelkilerin akibetleri nasıl olmuştur? Halbuki onlar, bunlardan kuvvetce daha şiddetli idiler. Ve Allah'ı ne göklerde ve ne de yerde bir şey aciz bırakamaz. Şüphe yok ki O, alîm, kâdir hiç dolaşıp da, kendilerinden önce yaşamış milletlerin âkıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar, bunlardan daha güçlü idiler. Ne göklerde ve ne de yerde Allah'ı engelleyecek bir şey yoktur. Çünkü O alîmdir, kadirdir her şeyi hakkıyla bilir ve her şeye gücü yeter. Bunlar, Yeryüzünde hiç gezip dolaşmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler? Onlar, bunlardan daha güçlü idiler. Ne göklerde ne de yerde Allah'ı engelleyecek bir şey var. O, bilendir, arzda seyr u seyahat idüb kendilerinden evvelkilerin 'âkıbeti nasıl oldığına nazar itmezler mi? Onlar, bunlardan kuvvetde daha şiddetli idiler. Allâh Te'âlâ'yı göklerde ve yerde kâfirlere 'azâbdan 'âciz kılacak bir şey yokdur. O her şeyi bilir ve takdîr dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görsünler. Onlar, bunlardan daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakabilecek yoktur. Bilen o, ölçü koyan dolaşmıyorlar mı? Kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bir baksınlar. Onlardan daha güçlüydüler. Allah'ı göklerde ve yerde aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Çünkü O, her şeyi bilen ve güç yeryüzünde gezip de kendilerinden evvel geçenlerin sonlarının ne olduğuna bakmadılar mı? Oysa öncekiler daha da güçlüydü. Ne göklerde, ne de yerde Allah'a engel olabilecek birşey yoktur. Onun ilmi herşeyi kuşatır, gücü herşeye dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmediler mi? Onlar, kuvvet bakımından bunlardan daha zorluydular. Göklerde de yerde de Allah'ı âciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Alîm'dir O, Kadîr' daħı yürimediler mi yirde daħı baķmadılar mi nite oldı āķıbeti anlaruñ kim anlardan ilerüdi? daħı oldılar ķatı raķ anlardan güçdin yaña. daħı olmadı Tañrı kim 'āciz eyleye anı nesene göklerde ne daħı yirde bayıķ ol oldı bilici güci görmezler yir yüzinde, tā ki göreler nice oldı ṣoñı özlerinden burungeçenlerüñ? Özlerinden anlar ḳuvvetlüraġ‐ıdı. Daḫı Tañrı Taālā[yı] ācizeylemez hīç nesne göklerde, ne daḫı yirlerde. Ol her nesneyi bilicidür, hernesneye onlar yer üzündə dolaşıb özlərindən əvvəlkilərin axırının necə olduğunu görmürlərmi? Halbuki onlar bunlardan daha qüvvətli idilər. Göylərdə və yerdə Allahı aciz edə biləcək heç bir şey yoxdur. Həqiqətən, O hər şeyi biləndir, hər şeyə qadirdir!Have they not travelled in the land and seen the nature of the consequence for those who were before them, and they were mightier than these in power? Allah is not such that aught in the heavens or in the earth escapeth Him. Lo! He is the Wise, the they not travel through the earth, and see3939 what was the End of those before them,- though they were superior to them in strength? Nor is Allah to be frustrated by anything whatever in the heavens or on earth for He is All-Knowing. Cf. 309 and 4021. If no other argument will convince men who follow evil, let them travel through space or time, and learn from the experience ... Devamı..
Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki "Her kim Fatır Suresini vird edinip okursa, cennete dilediği kapıdan girmeye hak kazanır." Fatır Suresi Hakkında Rivayetler Bu mübarek sureyi okuyan kimse, mahlukat tarafından sevilir. Her gün okunursa, şeytan şerrinden korunur, ömrü de bereketli olur. Her kim bu sureyi yazıp da binek aracına koyarsa, hırsızlara ve diğer tehlikelere karşı korunur. İşlerinde bolluk ve bereket ve bol kazanç sağlamak isteyen kişi, dört yeni ve temiz pamuklu kumaş parçasına yazılan Fatır suresinin 29-30. ayetlerini kendi üzerinde veya iş yerinde bulundurmalıdır. Dipnotlar Suud Efendi, Ebu Suud Tefsiri Şrşadü Aklis-Selim, 7/182
Kuran Sureler Konular İletişim fatir suresi 41. Ayet 1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45إِنَّ اللَّهَ يُمْسِكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ أَن تَزُولَا وَلَئِن زَالَتَا إِنْ أَمْسَكَهُمَا مِنْ أَحَدٍ مِّن بَعْدِهِ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًاİnnallâhe yumsikus semâvâti vel arda en tezûlâ, ve le in zâletâ in emsekehumâ min ehadin min ba’dihba’dihî, innehu kâne halîmen gafûrâgafûran.inne allâhe muhakkak ki Allahyumsiku tutares semâvâti samalar, göklerve el arda ve arz, yeryüzü, yeren tezûlâ ikisinin zail olması, helâk olması, yok olmasıve le ve elbette, mutlaka, gerçektenin zâletâ eğer ikisi zail olursa yok olursain sadeceemseke-humâ o ikisini tutarmin ehadin birisimin ba'di-hi ondan sonrainne-hu muhakkak okâne idi, olduhalîmen halîmgafûran gafur, mağfiret eden, günahları sevaba çevirenHasan Basri ÇantayŞübhesiz ki Allah gökleri ve yeri zeval bulmalarından korumak için bizzat tutmakdadır. Eğer onlar zeval bulurlarsa andolsun ki, ondan sonra kimse bunları tutamaz. Hakıykaten o Allah ukuubetde aceleci değildir. Çok yarlığayıcıdır. Ömer Nasuhi BilmenŞüphe yok ki Allah, gökleri ve yeri zeval bulmalarından, tutup koruyor. Ve andolsun ki eğer onlar zeval bulacak olsalar, ondan sonra onları hiçbir kimse tutamaz. Muhakkak ki o, halim, gafûr Hamdi YazırDoğrusu Gökleri ve Yeri zeval buluvermelerinden Allah tutuyor, celâlim hakkı için zeval buluverirlerse onları ondan başka kimse tutamaz, o cidden halîm bir gafûr bulunuyorElmalılı sadeleştirilmişDoğrusu gökleri ve yeri, yok oluvermelerinden Allah tutuyor. Andolsun ki, eğer yok oluverseler, O'ndan başka kimse tutamaz onları. O, gerçekten çok halim, çok sadeleştirilmiş - 2Doğrusu gökleri ve yeri yok oluvermekten, Allah tutuyor. Andolsun ki eğer yok oluverirlerse, onları O'ndan başka kimse tutamaz. Gerçekten O, çok yumuşak davranır, çok İşleri eskiDoğrusu, zeval bulmasın diye gökleri ve yeri tutan Allah'tır. Eğer onlar zevale uğrarsa O'ndan başka, and olsun ki onları kimse tutamaz. O, şüphesiz Halim'dir, İşleriŞüphesiz Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye kurduğu düzende tutuyor. Andolsun, eğer onlar yörüngelerinden sapıp yok olur giderlerse, O’ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halîmdir hemen cezalandırmaz, mühlet verir, çok VakfiŞüphesiz Allah gökleri ve yeri, nizamları bozulmasın diye tutuyor. Andolsun ki onların nizamı eğer bir bozulursa, kendisinden başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halîmdir, çok YıldırımŞüphesiz ki Allah, gökleri ve yeri zeval bulmasınlar diye koyduğu belli kanunlarıyla tutmaktadır. Eğer zeval bulacak olurlarsa, O'ndan başka hiçbiri onları yörüngelerinde tutamaz. O, muhakkak ki Halîm'dir her şeye sabırla yönelir, lûtufla muamele eder, ceza vermekte acele etmez; çok YıldırımGerçek şu ki Gökleri ve yeri yok olmaktan koruyan, Yüce Allah’tır. Şayet onlar yıkılacak olursa onları Allah’tan başka kimse tutamaz. Doğrusu O halîmdir, gafûrdur müsamahalıdır, cezalandırmada aceleci değildir, çok affedicidir.Ali Fikri YavuzDoğrusu gökleri ve yeri zeval bulmaktan Allah koruyup tutuyor. And olsun ki, zeval bulurlarsa, onları, O’ndan başka kimse tutamaz. Gerçekten O Halîm’dir= azab için acele etmez, Gafûr’dur= çok KesirMuhakkak ki zail olmasınlar diye gökleri ve yeri tutan Allah'tır. Eğer zail olurlarsa, andolsun ki; bundan sonra onları kimse tutamaz. Şüphesiz ki O; Halim, Gafur GölpınarlıŞüphe yok ki Allah, gökleri ve yeryüzünü tutar, mahvolmaktan korur, fakat takdîriyle gökler ve yeryüzü yok olup giderse ondan başka hiç kimse onları koruyamaz, yok olmalarına mâni olamaz; şüphe yok ki o, azâp etmede acele etmez, suçları UğurŞüphesiz Allah gökleri ve yeri, nizamları bozulmasın diye tutuyor. Andolsun ki onların nizamı eğer bir bozulursa, kendisinden başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halîmdir, çok BulaçAllah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye her an kudreti altında tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim'dir, SadakDogrusu, zeval bulmasin diye gokleri ve yeri tutan Allah'tir. Ege onlar zevale ugrarsa O'ndan baska, and olsun ki onlari kimse tutamaz. O, suphesiz Halim'dir, KuranGökleri ve yer yuvarlağını dengede tutarak yörüngelerinden çıkmalarını önleyen sadece Allah'dır. Eğer onlar yörüngelerinden çıkacak olsalar onları O'ndan başka hiç kimse dengeye getiremez. Hiç kuşkusuz O, hoşgörülü ve OnanŞüphesiz Tanrı, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye her an kudreti altında tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, halimdir, EsedGerçek şu ki, semavi varlıkları ve yeri yörüngelerinden sapmamaları için tutan yalnızca Allah'tır. Bir kere sapınca da, O'nun müdahale etmemesi halinde başka hiçbir güç onları tutamaz. Fakat Allah halimdir, çok bağışlayıcıdır!Şaban PirişYok olmaması için gökleri ve yeri Allah tutar. Göklerin ve yerin sonu gelirse, O’ndan başka kimse tutmaz. Allah, şefkatle muamele eder ve KuranHiç şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye her an kudreti altında tutmaktadır. Andolsun, eğer onlar zeval bulacak olsa, kendisinden sonra artık onları kimse tutamaz. Şüphesiz O, Halîm olandır, ŞimşekGökleri ve yeri yok olmaktan alıkoyan Allah'tır. Eğer onlar yok olup gidecek olsa, onları tutabilecek başka birisi yoktur. O kullarına çok müsamahalı, çok AteşAllâh yıkılmamaları için gökleri ve yeri tutmaktadır. Andolsun, gökler ve yer yıkılsa, onları, Kendisinden başka hiç kimse tutamaz. Şüphesiz O, halimdir, çok Nuri ÖztürkAllah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye tutuyor. Yemin olsun, eğer çöküp giderlerse, O'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Halîm'dir O, Gafûr' YükselALLAH, gökleri ve yeri kaos içine girmekten alıkoymaktadır. Kaosa girseler O'ndan başka kim onu engelleyebilir? O Şefkatlidir, Bağışlayandır. İçerik Anasayfa Kuran-ı Kerim Kuran ve Hadis Online Kitaplar Soru ve Cevaplar İslami Kariyer Sayfalar Kadın Penceresi Uzun Hayat Temiz Hikayeler Bilim Vadisi Eğitim Sayfası Yemek Tarifleri
FATIR süresini, her kim okursa görünmeyen kuvvetlerin , şeytanların ve insan şeytanlarının şerlerinden emin olur, Hak Teala bu sûreye devam edenlerin ömürlerine bereket verir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki “Fâtır sûresini okumayı âdet haline getiren kimse, cennete dilediği kapısından girmeye hak kazanır.” Yatağına uzandığında Fâtiha ve İhlâs sûrelerini okuduğun zaman, ölüm dışında kalan her şeyden emîn olursun. Hadîs-i şerîf-Mecma-uz-Zevâid Kim Fâtiha’yı ve İhlâs sûresini okursa, sanki o kişi Kur’ân-ı kerîmin üçte birini okumuş gibi sevâb sâhibi olur. Hadîs-i şerîf-Metâlib-ül-Aliyye Fâtiha sûresi her hastalığın şifâsıdır. Hadîs-i şerîf-Dârimî Yedi defâ Fâtiha sûresi okuyup dert ve ağrı olan uzva üflenirse, şifâ hâsıl olur. Âyet-i kerîmenin ve duânın tesir etmesi için okuyanın ve okutanın, ehl-i sünnet îtikâdında olması, haram işlemekten, kul hakkından sakınması, haram yiyip içmemesi ve ka rşılık olarak ücret istememesi şarttır. Ebü’l-Hasen-i Şâzilî Mecmau’l-Beyan tefsirinde Allah Resulü’nden şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir Her kim Fatır suresini okursa, kıyamet gününde cennet kapılarından üç kapı yüzüne açılır ve istediği kapıdan cennete girer. [Tabersi, Mecmau’l-Beyan, c 8, s 624.] Nuru’s-Sakaleyn tefsirinde İmam Sadık’tan şöyle bir rivayet nakledilmiştir Her kim Sebe ve Fatır surelerini gece okursa, Allah onu korur ve destekler ve her kim gündüz okursa ona bir rahatsızlık ulaşmaz ve Allah Teâlâ ona şimdiye dek kalbinden geçirmediği ve arzu etmediği dünya ve ahret hayrını da verir. [Arusi, Hüveyzi, Tefsir-i Nuru’s-Sakaleyn, 1415, c 4, s 345.] * Bu mübarek sureyi okuyan kimse, mahlukat tarafından sevilir. * Her gün okunursa, şeytan şerrinden korunur, ömrü de bereketli olur. * Her kim bu sureyi yazıp da binek aracına koyarsa, hırsızlara ve diğer tehlikelere karşı korunur. * İşlerinde bolluk ve bereket ve bol kazanç sağlamak isteyen kişi, dört yeni ve temiz pamuklu kumaş parçasına yazılan Fatır suresinin 29-30. ayetlerini kendi üzerinde veya iş yerinde bulundurmalıdır. Tweet Paylaş
1. Hâ Mîm. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Bu Kur’ân Rahmân ve Rahîm olan Allah tarafından indirilmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. Bu, Arapça bir Kur’an olarak, âyetleri bilen bir kavim için ayırt edilip açıklanmış bir kitaptır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. O, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmiştir. Fakat insanların çoğu yüz çevirmişlerdir. Artık onlar gerçeği işitmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Onlar Ey Muhammed! Senin bizi davet ettiğin şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da bir ağırlık vardır. Seninle bizim aramızda anlaşmamıza engel bir de perde vardır. Sen istediğini yap, çünkü biz yapıyoruz» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Ey Muhammed! De ki Ben sadece sizin gibi bir insanım, ancak bana ilâhınızın bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Artık hep O’na yönelin ve O’ndan bağışlanma dileyin. Vay O’na ortak koşanların haline! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Onlar, zekatı vermezler, ahireti de inkâr ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Şüphesiz ki, iman edip, salih amel işleyenler için de bitmez tükenmez bir mükafat vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. De ki Siz yeri iki günde yaratanı gerçekten inkâr edip duracak mısınız? Bir de O’na eşler koşuyorsunuz ha? O bütün âlemlerin Rabbidir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. O, yerin üstünde sabit dağlar yarattı. Orada bereketler meydana getirdi. Orada araştırıp soranlar için rızıkları tam dört günde belli bir seviyede takdir edip, düzene koydu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yerküreye İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin.» dedi. Her ikisi de İsteyerek geldik» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Böylece Allah onları iki günde yedi gök olmak üzere yerine koydu. Her göğe kendi işini bildirdi. Biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve koruduk. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse de ki Ben sizi Âd ve Semud’un başına gelen yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı uyardım.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Onlara Allah’tan başkasına kulluk etmeyin diye önlerinden ve arkalarından peygamberler geldiği zaman Eğer Rabbimiz dileseydi mutlaka melekler indirirdi. Biz sizin tebliğ için gönderildiğiniz şeylere inanmayız.» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. Âd kavmine gelince onlar yeryüzünde büyüklük tasladılar ve Bizden daha kuvvetli kim vardır?» dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah’ın kendilerinden daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi bile bile inkâr ediyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. Bu yüzden biz de onlara dünya hayatında rezillik azabını tattırmak için o uğursuz günlerde dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azabı ise elbette daha çok rezil edicidir. Onlara yardım da edilmeyecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu gösterdik. Fakat onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Bunun üzerine kazandıkları kötülük yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarpıverdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Biz iman edenleri ve kötülükten sakınanları ise kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. O gün Allah’ın düşmanları cehennem ateşine sürülmek üzere hep bir araya toplanırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Nihayet oraya vardıkları zaman kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları şeyler hakkında onların aleyhinde şahitlik ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Onlar derilerine Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?» derler. Derileri de Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu, sizi ilk defa yaratan O’dur ve siz yine O’na döndürülüyorsunuz» derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Siz kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinizde şahitlik edeceğinden korkarak kötülükten sakınmıyordunuz. Fakat yaptıklarınızdan bir çoğunu Allah’ın bilmeyeceğini zannediyordunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi helak etti de zarara uğrayanlardan oldunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Şimdi eğer dayanabilirlerse onların yeri ateştir. Yok eğer hoşnutluğa dönmek isterlerse bile artık onlar hoşnut edileceklerden değildirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar kendilerine önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini güzel gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip, geçmiş olan cin ve insan toplulukları hakkındaki, azab sözü onlar için de hak oldu. Doğrusu onların hepsi de kendilerine yazık etmişlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. İnkâr edenler Bu Kur’ânı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın, belki üstün gelirsiniz» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Biz mutlaka inkâr edenlere şiddetli bir azab tattıracağız. Ve onlara yaptıkları amellerin en kötüsünün cezasını vereceğiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. İşte Allah’ın düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi bile bile inkâr etmelerinin cezası olarak, onlar için orada ebedî olarak kalacakları cehennem yurdu vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. İnkâr edenler Ey Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi doğru yoldan saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım, böylece cehennemin en altında kalanlardan olsunlar.» diyeceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. Rabbimiz Allah’tır» deyip, sonra da doğrulukta devam edenlere gelince, onların üzerine melekler iner ve derler ki Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen cennetle sevinin.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız. Cennette sizin için canınızın çektiği ve istediğiniz her şey vardır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Bunlar çok bağışlayıcı ve çok merhametli olan Allah tarafından bir ağırlamadır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Allah’a davet eden, salih amel işleyen ve Ben gerçekten müslümanlardanım» diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Hem iyilik de bir değildir, kötülük de. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. O zaman seninle kendi arasında bir düşmanlık olan kişinin, sanki samimi bir dost gibi olduğunu görürsün. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa hemen Allah’a sığın. Çünkü O her şeyi işitir ve bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Gece ile gündüz ve güneş ile ay Allah’ın kudretinin delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer sadece Allah’a kulluk yapmak istiyorsanız, onları yaratan Allah’a secde edin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Eğer onlar büyüklük taslarlarsa bilsinler ki, Rabbinin yanındaki melekler gece gündüz O’nu tesbih ederler ve hiç usanmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Senin yeryüzünü boynu bükük, kupkuru görmen de Allah’ın kudretinin delillerindendir. Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir ve kabarır. Şüphesiz ki ona hayat veren Allah mutlaka ölüleri de diriltir. Doğrusu O’nun her şeye gücü yeter. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Âyetlerimiz hakkında doğruluktan ayrılıp inkâra sapanlar bize gizli kalmazlar. O halde ateşe atılacak olan mı daha hayırlıdır, yoksa kıyamet günü güven içinde gelecek olan mı? İstediğinizi yapın. Şüphesiz ki Allah, yaptığınız şeyleri hakkıyla görür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Kur’ân kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler, mutlaka cezalarını çekeceklerdir. O gerçekten çok değerli bir kitaptır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Ona ne önünden, ne de ardından batıl gelemez. O hüküm ve hikmet sahibi, öğülmeye layık olan Allah tarafından indirilmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Ey Muhammed! Sana senden önceki peygamberlere söylenenden başka bir şey söylenmiyor. Şüphesiz ki senin Rabbin hem mağfiret sahibidir hem de acı verecek bir azap sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Eğer biz onu yabancı dilden bir Kur’ân yapsaydık onlar mutlaka Bu kitabın âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Arap bir peygambere yabancı dil, öyle mi?» derlerdi. Sen de ki O, iman edenler için bir hidayet ve şifadır.» İman etmeyenlerin kulaklarında ise bir ağırlık vardır. Kur’ân onlara göre bir körlüktür. Sanki onlar uzak bir yerden çağrılıyorlar da duymuyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Andolsun ki biz Musa’ya Tevrat’ı vermiştik de onda ihtilafa düşmüşlerdi. Eğer Rabbin tarafından azabın ertelenmesine dair bir söz geçmeseydi mutlaka aralarında hüküm verilirdi. Gerçekten onlar Kur’ân hakkında bir şüphe ve tereddüt içindedirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. Her kim iyi bir iş yaparsa, kendi lehine yapmış olur. Kim de bir kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Rabbin kullara zulmedecek değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. Kıyamet zamanını bilmek ancak Allah’a havale edilir. Onun bilgisi dışında hiçbir meyve kabuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Allah onlara Bana koştuğunuz ortaklarım nerede?» diye seslendiği gün, onlar Senin ortağın olduğuna dair bizden hiçbir şahit olmadığını sana arz ederiz.» derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. Önceden tapmakta oldukları şeyler, kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur. Onlar da kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. İnsan hayır istemekten usanmaz, fakat kendisine bir kötülük dokununca üzülür ve ümitsizliğe düşer. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Andolsun ki kendisine dokunan bir zarardan sonra, biz ona tarafımızdan bir rahmet tattırsak, O Bu benim hakkımdır, kıyametin kopacağını da sanmıyorum, Rabbime döndürülmüş olsam bile mutlaka O’nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır» der. Biz o inkâr edenlere yaptıkları şeyleri mutlaka haber vereceğiz ve onlara ağır bir azap tattıracağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Biz insana bir nimet verdiğimiz zaman o yüz çevirir, yan çizer. Ona bir kötülük dokunduğu zaman da uzun uzun yalvarır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Ey Muhammed! De ki Ne dersiniz? O Kur’ân Allah tarafından gelmiş olup da sonra siz onu inkâr etmişseniz, o takdirde Hak’tan uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim olabilir?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Biz onlara hem ufuklarda ve hem kendi nefislerinde delillerimizi göstereceğiz ki, Kur’ân’ın hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Senin Rabbinin her şeye şahit olması kafi değil mi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. İyi bilin ki onlar Rablerine kavuşmaktan bir şüphe içindedirler, yine iyi bilin ki, Allah her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
fatır suresi 41 ayet fazileti cübbeli